Ana içeriğe atla

6 Ay Sonra




Selamlar herkese,

Aylar sonra yeniden geldim :) Ne yazayım nereden başlayayım hiç bilmiyorum hatta hala burada mısınız onu da bilmiyorum :) çünkü bu kadar uzun süre sosyal medyadan/ mailden yanıt alamayıp blogta da hiç bir hareket görmeyince ben olsam umudumu keserdim herhalde.

Ama yine de yazmak istiyorum, sebebi de daha az önce sosyal medya ile ilgili insanların gerçek düşüncelerini dile getirdiği yazılar/ videolar ararken aylar önce kendi yazdığım ve burada yayımladığım yazıya denk geldim ve bana sanki çok ihtiyacım olan bir anda beni iyi anlayan bir insanla konuşuyormuş gibi hissettirdi yazım.

2016-19 arasında instagramda yaklaşık 10bin takipçimin olduğu küçük bir bloğum vardı. Başlangıçta orada sadece ders çalışırken falan paylaşımlar yapıyordum sonraları ağırlıklı olarak psikoloji bölümünü tanıtmaya, kendi okulum hakkında bilgiler vermeye başladım. Ama bu 3 senelik süre zarfının sonucunda sosyal medyayı bu şekilde kullanmanın beni artık mutlu etmediğini fark ettim ve bir akşam, geç vakitte Mersin'de ailemin evinin balkonunda otururken kimseye bir şey demeden- pat diye sildim hesabımı.

Sonrasında çok defa pişmanlık hissettim açıkçası, bunu ben de beklemiyordum ama bu süreçte fark ettim ki aslında ben düşüncelerini ifade etmeyi, konuşmayı, paylaşmayı, önermeyi... tahmin ettiğimden çok daha fazla seven bir insanmışım, yani engelleyemiyorsunuz bunu :). Ha bu süreçte bunu hemen fark etmememi sağlayan ne oldu; son 1 senedir aşırı yoğun bir şekilde çalışıyordum ama normal bir yoğunluk değildi yani -en azından bana göre- ve artık sağlığım, ailem,  derslerim... her şey bundan etkilenmeye başlamıştı ve bu esnada fazla bir şey düşünecek zamanım da halim de yoktu.
Bunlardan birazdan bahsedeceğim zaten.

Evet birkaç kez sosyal medya konusunda pişmanlık yaşadım ama bunlar anlık şeyler, uzun vadede benim için en iyisinin bu olduğunu biliyorum.

O kadar soğudum ki arkadaşlar, anlatamam size... "Neyden soğudun Nisa?" diye soracak olursanız eğer: her şeyden; çevremden, insanlardan, okuldan, İstanbul'dan, kendimden... hiçbir şeye tahammülümün kalmadığı, sürekli kendimi bir şeylere zorlamaya çalıştığım, bir insan görünce hemen hayatındaki olumsuzluklardan şikayet etmeye başlayan ve çevresindekileri de kendinden gittikçe soğutan biri haline gelmeye başladığımı fark ediyordum artık.

Biraz daha başa sarayım. Aslında yaklaşık 1 senedir böyle hissediyorum ama 1 sene içerisindeki süreci düşününce çok net olarak anımsayamıyorum tabi ki her günümü. Okula gidiyorum -bir dönemim var hala mezun olmak için- bunun dışında 2019'un başından beri yeni sayılabilecek bir startup'ta okul dışıdaki zamanlarımda çalışıyordum, yazın başında 1 aylık bir hastane stajı yaptım ÇAPA'da, gönüllü olarak asistanlığını yürüttüğüm bir proje var ve bundan 26 gün önce de 1 gün içerisinde ani bir kararla yurttan ayrılıp ev tuttum, şu anda evden yazıyorum yani size :) bir de bunların yanında şimdi hatırlamadığım bir sürü şey oldu işte blogtan uzaktayken.

Bu süre içerisinde konuştuğum herkese söylediğim şeyi bir kez daha burada tekrarlayayım: bunların hiçbirinden pişman değilim tabi ki, hatta her biri ayrı ayrı inanılmaz değiştirdi beni, bir sürü insan tanıdım bu süre içerisinde, çok fazla şey gözlemledim. Özellikle de Psikiyatri stajı ve çalışma deneyiminin beni dönüştürdüğüne, hayata bakış açımda çok ciddi değişikliklere sebep olduğuna inanıyorum. Ama tüm bunların hepsini aynı anda yapıyor olmak, son sınıf olmanın stresi, mezuniyet sonrasında ne olacağımın nerede yaşayacağımın belirsizliği, evden uzak olmak, para biriktirmeye çalışmak, okul, yurt, eve çıkmak, insanlara kendini ve yaptığın işleri kabul ettirmeye çalışmak...
Tüm bunlar birleşince beni çok zorladı, çünkü kısa süre içerisinde çok fazla şey düşünmeniz yapmanız gerekiyor, özellikle de yazın sonunda nöbetçi bir yurtta kalırken sabah uyanıp koşarak hastaneye gidiyordum, özellikle de onkoloji hastaları ile ya da ağır hastalarla görüşme yapılacak bir günse bunun psikolojik yükü çok ağırdı benim için, görüştüğümüz pek çok hasta zor hastalıklarla mücadele eden ve bunun yanında psikolojik olarak da ciddi sorunları olan kişilerdi, saat 14.00 gibi stajdan çıkıp koşa koşa ofise gidiyor ve akşama kadar da orada çalışıyordum. Sonra yurda gelip sadece uyumaya vaktim ve enerjim kalıyordu.

Üniversiteye başladığımdan beri hep "karşısına çıkan fırsatları iyi değerlendiren" bir insan olmamla gurur duymuşumdur. Hep diyordum ki "bu zamana kadar birden fazla şeyi aynı anda yaptıysam yine yaparım, zaten ben böyle bir insanım, biraz koşturmam gerek, faydalı olmam gerek, üretken olmam gerek..." ama insanın düşünmeye, durmaya vaktinin olmaması çok kötü, daha da kötüsü bunu kendi kendine yapıyor olması. Çünkü bende öyle bir alışkanlık haline gelmişti ki insanlarla bir şeyler konuşmadığım her an kulaklığım takılıydı ve sürekli sözlü, sözsüz, anlamlı, anlamsız bir şeyler dinliyordum, yurtta her gün yüzlerce insanla bir aradaydım ama bazı günleri hiç kimseyle tek kelime konuşmadan geçiriyordum. İş yerindeki, okuldaki, dışardaki... herkesle sohbetlerin genelde hep yüzeysel olduğunu ve çoğu zaman da sadece "ayıp olmasın diye" yapıldığını fark ettim.
Bunun elbette ki benden de kaynaklanan sebepleri olduğundan eminim, çünkü dediğim gibi siz yaşantınızdan memnun olmayınca daha doğrusu kendi içinizde çözemediğiniz bazı şeyler olunca, çok fazla belirsizlik olunca... bunu ister istemez tanıdığınız insanlara da tanımadıklarınıza da yansıtıyorsunuz.

Sanki herkesin hayatı çok otomatikmiş gibi geliyor bana. Rutini kastetmiyorum otomatik derken. Sanki düşünmeden yaşıyormuşuz ve bir şekilde o günü bitirip diğerine geçiyormuşuz gibi.

Bahsettiğim şey tabi ki de her gün bir farklılık olsun, bir günümüz diğerinin aynısı gibi geçmesin değil. Bunun çok zor ve yorucu olduğunu biliyorum hatta ben de yaşayabileceğimi sanmıyorum öyle bir hayat ama biz sadece alıştığımız için tekrarlardan ibaret olan ve hiç düşünmediğimiz ya da düşünmekten- bir şeyler yapmaktan yorulduğumuz bir hayat yaşarken zamanımız da gittikçe azalıyor.

Bu iyi mi kötü mü emin değilim. Son zamanlarda dışarıdan anlamlı bir hayat yaşamış gibi görünen yaşlı insanlara defalarca kez imrenerek baktığımı fark ettim. Çünkü bir taraftan sonuna gelmişler artık bu hayatın ve ömrünü güzel de geçirdiğine inanıyorsan daha ne isteyebilirsin ki değil mi?

Bilmiyorum ya, aslında bunlardan bahsetmek için başlamamıştım yazıya :) Bir de şunu söylemek istiyorum ki aylardan beri pek çok mesaja ve maile gerçekten içimden gelmediği için ve samimi olamayacağımı bildiğim için geri dönmek istemedim, birkaç kez blogta yazmaya başlamama rağmen hiç yazıları tamamlamadım, bundan sonra da ne sıklıkla yazacağım bilmiyorum açıkçası. Ama eskiye nazaran çok daha fazla boş zamanım var, sadece internetim yok. Eve internet almadık, netflix yok, tv yok... sadece spotify var ve telefonumdaki bir miktar internet. İyi oldu ama, aylardır okuyamadığım kadar kitap okudum 20-25 günde bile. Akşamları sohbet ediyoruz, erken uyuyoruz...

Dediğim gibi, ne sıklıkla yazarım bilmiyorum ama yazarım muhtemelen çünkü anlatmamın size faydası olabileceğini düşündüğüm deneyimlerim oldu, özellikle de stajdan muhakkak bahsetmek istiyorum.

Bu yazı, özellikle de bir konuya değinmek istediğim bir yazı değildi, sadece pat diye girmektense bi merhaba diyelim istedim birbirimize yeniden :)

Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere :)

Nisanur El

Yorumlar

  1. merhabaaa :)) ne zamandır aklımdasın hatta Instagram hesabını kaç kez kontrol ettim şimdi de bi bakiyim acaba burası duruyor mu diye öylesine gitmiştim hoş geldiiin geri döndüğünü bilmek güzel hissettirdi umarım devam edersin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşbuldukk :)) çok çok mutlu oldum :) sosyal medya konusunda o kadar kafam karışık ki inan ben de bilmiyorum orada nasıl ilerleyeceğimi ama burasıyla aramda ayrı bir bağ var, mümkün olduğunca devam ettirebilmek için elimden geleni yapacağım :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YURTTA KALACAKLAR İÇİN GEREKLİ EŞYALAR

Merhaba :) Sonunda şehir dışında okuyacak bir öğrencinin bilmesi gereken en önemli şeylerden olan "Yurt Valizinde Olması Gerekenler" yazısını yazabiliyorum.🙄 İnstagramdan  beni takip ediyorsanız belki biliyorsunuzdur, geçen hafta evde değildim, bu süreçte baya da uzun bir araba yolculuğu yaptım. Eve geldikten 2 gün sonra da İstanbul'a dönmem gerektiği için çok hızlı şekilde hazırlanmam gerekiyordu ve bu esnada mümkün olduğunca yanıma neler almam gerektiğini not etmeye çalıştım ki sizinle de buradan paylaşabileyim :) Eğer hâla üniversite valizinizi hazırlamadıysanız bu yazının yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Hadi başlayalım o zamann💃 ⏩   Şahsi önerilerimi atlayıp doğrudan alınması gerekenler listesini okumak için yazının en sonuna gidebilirsiniz !  (Ama bence tamamını okuyun, çok güzel öneriler verdim çünkü 😂)⏪   1) KIYAFETLER ! "Tabi ki de yanımıza kıyafetlerimizi almamız lazım, bunu söylemene gerek mi var Nisa?" diyorsunuzdur eminim şu an

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜNÜ NASIL KAZANDIM ?

Merhabaa 🙌 Beni instagramdan düzenli takip ediyor ve blogtaki yazılarımı okuyorsanız, geçen seneden beri üniversite sınavı&sınava hazırlık sürecim le ilgili bol bol paylaşım yaptığımı biliyorsunuzdur. Halihazırdaki paylaşımlarıma rağmen İnstagram'dan hala en çok gelen sorular  "Sınava Nasıl Çalıştın ? / Psikolojiyi Nasıl Kazandın ? " soruları. Bu nedenle, şu an da sınava hazırlananlar için bir kez daha sınava hazırlık sürecimle ilgili soruları yanıtlamak ve önemli gördüğüm noktaları ile " İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü "nü nasıl kazandığımı anlatmak istedim. Biliyorsunuz ki bu sene sınav sisteminde değişikliğe gidildi ve sizler ygs&lys formatından daha farklı bir sınav ile üniversiteye yerleşeceksiniz. Ben İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümüne ygs&lys sınavları ile yerleştiğim için bu yazıyı sınav sistemine pek girmeden, daha çok dersler üzerinde durarak yazmaya çalışacağım :) 🔼Bu yazımda diğerlerinden farklı olarak madde mad

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ MEZUNU NERELERDE ÇALIŞABİLİR ? / NE KADAR PARA KAZANABİLİR ?

Merhaba Herkesee 🙌🙌🙌 Aylardır yazmak istediğim ve sizin de en çok istediğiniz yazılardan birisi olan "Psikoloji mezunları nerelerde çalışabilir ? Ne kadar maaş alır ? " yazısını sonunda yazıyorum.💃 Bu konu çok merak edilen bir konu olmasının yanında maalesef net bilgiye kolay kolay ulaşılabilecek bir konu değil.Bunun sebebi de psikolojinin gerçekten çok geniş ve hemen hemen her alanla bağlantılı bir bilim dalı olması. Bence Psikoloji mezunu birinin nerelerde çalışabileceğinden önce "psikolojinin alt dallarını" şöyle bir hatırlayalım çünkü çalışma alanları doğrudan bununla ilgili. Psikolojinin Alt Dallarından Bazıları ; ➤Klinik Psikoloji ➤Gelişim Psikolojisi ➤Endüstri ve Örgüt Psikolojisi ➤Fizyolojik Psikoloji ➤Deneysel Psikoloji ➤Sosyal Psikoloji ➤Adli Psikoloji ➤Sağlık Psikolojisi ➤Trafik Psikolojisi ➤Spor Psikolojisi ... (Psikolojinin alt dallarıyla ilgili ayrıntılı bilgi için "PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ HAKKINDA" isimli yazıma bakabilir