Ana içeriğe atla

SOSYAL MEDYA "GERÇEKTEN" "YALAN" SÖYLÜYOR!


Evet yalan söylüyor, bunu zaten bilmiyor muyuz? Biliyorsunuz tabi ki, ben de biliyorum siz de biliyorsunuz, sürekli de dilimizde hatta...

Ama unutuyoruz.

O kadar tuhaf bir şey ki ben artık, yalnızca sosyal medyadan tanıdığım ya da uzun zamandır yalnızca sosyal medyadan iletişim halinde olup dışarıda görüşmediğim insanların paylaşımlarına bakarken "ya acaba bu doğru mu yoksa yalan mı? inanmalı mıyım bilemiyorum!" diye düşünmekten kendimi alamaz oldum.

2016'da başladım ilk defa uğraşmaya bu blog işleriyle falan, sonra baktım kimsenin direkt açıp da  blog/internet sitesi okuduğu yok ve instagramda da baya popüler bu "study bloggerlık", benim yapmaya çalıştığıma benzer paylaşımlar yapan insanlar, dedim bari buraya geçeyim ben de.

İlk o zaman aydınlanma yaşadım sanırım bu sosyal medyanın sahteliği konusunda.

Çünkü, instagramda kişisel hesabınız olduğunda çoğunlukla kendi fotoğraflarınızı paylaşıyorsunuz ve çok fazla içinizi dökmüyor, bir amaç uğruna kullanıyor olmuyorsunuz sosyal medyayı. Takipçileriniz de çoğunlukla akraba ve arkadaşlarınız, yani neredeyse tamamı sizi bir şekilde dışarıdan da tanıyan kişiler oluyor.

Blog olaylarına girdiği zamansa insan, az veya çok- ne kadar takipçiniz olursa olsun- birdenbire sizi yalnızca internetten tanıyan, sizinle ilgili fikirleri sadece "paylaştıklarınızdan" ibaret olan insanlar görmeye başlıyorsunuz.

Ben üniversite sınavına hazırlanırken instagram-facebook-twitter falan kullanmıyordum (2016'nın başları) sınav bittikten de kısa bir süre sonra blog ile başladım sayılır instagramı kullanmaya ve insanlarla "bir şeyler" paylaşmaya.

O zamanlar ne paylaşacağımı, paylaşımların altına nasıl bir dille yazacağımı hiç bilmiyordum.
Diğer bloggerların hesaplarını inceliyip, onlar neler yapmış diye bakıyordum.

Mesela başlarda  bir süre "kitap önerisi" yaptım ama o kitapların yarısını kendim de okumamıştım, gidiyordum D&R'a, buluyordum "psikoloji" rafını, arkasını okuyup beğendiğim kitapları sizinle paylaşıyordum, tam bir saçmalık...

Mesaj atan takipçilerime günlük hayatımda asla kullanmayacağım "kuzum, balım..." gibi ifadeler kullanarak cevap veriyordum çünkü samimi olmam gerekiyordu, böyle bir şeydi instagramda olmak benim için.

Fotoğraf çekmek için en renkli defterlerimi buluyordum, renkli kalemleri, post itleri bilmem neleri diziyordum masaya çekiyordum fotoğraf...
Niye? insanların hoşuna gitsin diye.

Bir ara -artık 3-4 bin takipçim falan varken-  tek tük bir iki kişi hikayelerimden vs.nerede olduğumu görüyor, oralardaysa buluşmak, sohbet etmek... istiyordu. Harika bir şey, ben de yeni insanlarla tanışmayı çok seviyorum -gerçekten de hayatımda yeni arkadaşlara ihtiyacım var hatta- ama hatırlıyorum; sosyal medyadan tanıştığım bir insanla yüz yüze tanışmaktan inanılmaz çekiniyordum çünkü ben normalde asla arkadaşlarıma "kuzum" diye hitap eden bir insan değilim ya da "tatlış" kelimesini günlük hayatımda bir kez bile kullanmadım 😅 ama instagramda postuma yorum yapan birine "kuzum benimmm💕" diye cevap veriyordum ve o insanlardan birisiyle gerçekte karşılaşırsam beni samimiyetsiz-soğuk bulur diye düşünüyordum, gerçekten çok saçma.

Diyordum ki "ya şimdi ben bu insanlarla tanışacağım ama onlar benim hiç sosyal medyadaki gibi biri olmadığımı görecekler, kesin benden soğuyacaklar..."

Ama aslında ben normalde "buradaki" kişiyim, instagramdaki değil.

Bir süre sonra sık sık "yaa ne şanslı bir insansın, hayalimdeki okulda okuyorsun, yurt dışı projelerine katılıyorsun, aktif üniversite hayatın var..." gibi mesajlar gelmeye başladı. Ben mesajları bin kişilik devlet yurdumda, yatağımda uzanmış çay içerken falan görüp "nasıl yani, ben mi?😅" diye şaşırıyordum, hala da öyle oluyor.

Hatta daha az önce bir kız bana instagramdan " Nisa Abla tüm arkadaşlarım şu anda yeni yıl kutluyorlar, (evet yazıyı 2019'a girdiğimiz ilk saatlerde telefonumun not kısmına yazıyorum şu an..) çok eğleniyorlar; ben ise evde oturmuş onların storylerine bakıyorum, üniversitede böyle olmayacak değil mii?😢" diye yazmış.
Mesajı okurken yurttaki yatağımda oturmuş ayva soyuyordum😅 ne cevap yazayım ki ben şimdi? diye düşündüm. "Hayır canım benim, üniversiteye geçince evde oturup sıkılmıyorsun,yurtta oturup sıkılıyorsun" mu yazsaydım?😅

Sosyal medya öyle bir şey ki bu blog sayesinde, bazılarınızın sosyal medyadan iyi tanıdığı birkaç kişiyle tanışma-konuşma şansım oldu ve çoğu zaman tanışmayı beklediğim ve tanıştığım kişiler arasında dağlar kadar fark olduğunu görüp şok oldum.

Sosyal medyada inanılmaz kendinden emin durup, insanları deli gibi gaza getirip de yüz yüze konuşunca aslında kendisinin de hala ne yapmak istediği ile ilgili fikri olmayan, hayali olmayan insanlardı bazıları.
Bazıları da paylaşımlarında inanılmaz güler yüzlü, capcanlı olup biraz konuşunca sosyal medya kullanmaktaki önceliğinin para kazanmak olduğunu ve her bir paylaşıma yalnızca "iş" gözüyle baktığını görüp çok şaşırdığım kişilerdi.

Tabi ki burada kendisi gibi olan, mümkün olduğunca doğal davranan insanlar da vardır ama yazının başında dediğim gibi, ben artık gerçekten sormaktan kendimi alamıyorum "acaba normalde de böyle bir insan mıdır?" sorusunu, paylaşımlarına baktığım kişiler için.

Fotoğraf paylaşırken, postların altına/storylere yazı yazarken "gerçekten paylaşmak, anlatmak, insanlara söylemek istediklerimizdense" daha çok sevilecek, daha çok beğenilecek, merak edilecek, tıklanacak şeyler paylaşıyoruz. Paylaşım yapmak için özellikle etkileşimin en fazla olacağı akşam saatlerini bekliyoruz, çünkü insanlar bizi görsün, bilsin, iyi bir hayat yaşadığımıza, yalnız, mutsuz olmadığımıza, sıradan olmadığımıza inansın, ikna olsunlar istiyoruz.

Eskiden bir yerlere gittiğimizde anı olsun diye fotoğraf çekilip, çekildiğimiz fotoğrafları da instagramda paylaşırken, şu anda instagramda paylaşmak için fotoğraf çekiliyoruz.

Özellikle de popüler bloggerların "photoshoot" olayı var ya, tek bir gün farklı yerlerde farklı kıyafetlerle çekim yapıp fotoğraf stokluyorlar paylaşmak için.

Samimi mi peki bu?

Hepimizin telefonları fotoğraf düzenleme uygulamalarıyla dolu, tek bir poz için onlarca farklı çekim yapıyor, onların içinden en iyisini seçiyor onu da düzenleyip paylaşıyoruz.

"Hepimiz" yapıyoruz bunu; annelerimizin, babalarımızın, amcamızın, teyzemizin dahi instagram hesapları var artık.

Daha çok yakın zamanda iyi tanıdığım ve sık sık görüştüğüm bir insan üzücü, zorlu bir olay yaşadı ne yazık ki. Ben detaylarını biliyorum, çünkü "gerçek hayatta" da tanıyor, şahit oluyorum yaşadıklarına.
Ama onu yalnızca sosyal medya paylaşımlarından tanıyor olsaydım şu anda  kesinlikle "vay be ne kadar mutlu bir insan, her şeyi var, istediği hayatı yaşıyor, keşke onun yerinde olabilseydim" demekten alamazdım kendimi.
Ama işin aslı öyle değil işte! Mutsuz.
Yalnızca mutlu görünmek istiyor ve başarıyor da bunu ama aslında gerçekten çok zor bir dönemden geçiyor.

Yine çok yakından tanıdığım, anne babalarıyla ilişkileri gerçekten çok kötü olan, onlarla günde belki 10 dakika konuşan ya da konuşmayan ama her anneler/babalar gününde asla sektirmeden "canım annemmm..." ile başlayan, onu ne kadar sevdiğini anlatan ortalama bir-iki paragraflık yazı eşliğinde ,birlikte çekildikleri bir fotoğrafı muhakkak paylaşan insanlar bunlar. (o fotoğraf da %90 paylaşım yapmak için o an çekilmiş oluyor.)

Bu deneyimler bana özgü değil, hepimizin ana sayfası bunlarla dolu. Hatta hepimiz böyle insanlarız aslında.

Ama hala inanıyoruz. Ben her instagrama girişimde "aman Allahım, tüm arkadaşlarım inanılmaz sosyal, herkesin çok aktif-eğlenceli hayatları var, ben de bir şeyler yapmalıyım. Benim yaşımda olan hatta belki de benden daha küçük insanlar neler yapıyor, nasıl paralar kazanıyor, problem bende galiba" diyerek umutsuluğa kapılmış şekilde kapatıyorum.

Soruyorum size, en son ne zaman sosyal medyada karşılıklı olarak birbirinizin her paylaşımını beğendiğiniz ama gerçek hayatta görmezden geldiğiniz ya da en fazla "selam" deyip geçtiğiniz bir arkadaşınızla karşılaştınız?
Ben söyleyeyim, her gün okulda en az beş tanesiyle karşılaşıyorum.
Sosyal medyada nereden baksan 2 senedir arkadaşız, her hikayeme istisnasız bakıyor, her fotoğrafımı beğeniyor ama birbirimizi kantinde, bahçede görünce sanki tanışmıyormuşuz gibi geçip gidiyoruz.

E hani 2 senedir arkadaştık ne oldu?

Arkadaşlık böyle bir şey değil, iyi ki de değil zaten.

Yani aslında tavsiye vermek falan değil amacım, çünkü yazının başından beri söylüyorum ben de aynıyım, hepimiz aynıyız!
Kaptırıyoruz kendimizi, istemsizce sürekli başkalarının hayatlarıyla kıyaslıyoruz ama yapmamalıyız bunu.

Sınav haftaları bazen 20 dakika içinde 4-5 story paylaşıyorum çalışma masasında sonra bırakıyorum telefonu; ertesi gün okula gidiyorum, arkadaşlarıma çok çalışmadım deyince "ya bırak, gördük, bir sürü paylaşımın vardı" diyorlar. Halbuki ben belki de o paylaşımı yaptıktan sonra geçip 3 saat dizi izlemiş oluyorum.

Sosyal medya gerçek değil! Burası en iyi ihtimalle hayatlarımızın çok çok az ve insanlarla paylaşmak istediğimiz kısmının; sansürlenmiş, düzenlenmiş, kontrol edilmiş ve onaylandıktan sonra paylaşılmış kısmı.

Hiç kimsenin hayatı mükemmel değil, sadece paylaşımlarında mükemmelmiş gibi görünüyor çünkü sadece mükemmel anlarını paylaşıyor.
Eğer onu sosyal medyada üzgünken, mutsuzken görüyorsak da üzgün görmemizi, mutsuz olduğunu düşünmemizi istediği için öyle görüyoruz.

Burada duygularımızı  gizleyebiliriz, onlarla istediğimiz şekilde oynayıp istediğimiz kıvama getirdikten sonra "takipçi"lerimize yansıtabiliriz ama gerçek hayatta yapamayız bunu. Burada sevmediğimiz, görmek istemediğimiz insanları engelleyebiliriz ve biter ama gerçek hayatta böyle bir şansımız yok, mücadele etmemiz, yüzleşmemiz gerek.
Burada annemizin anneler gününü en içten dileklerimizle kutlarken normal zamanda iki kelime bile konuşmuyorsak birbirimizle, ne anlamı var ki tüm o postların, storylerin?

Dediğim gibi, bu bilinmeyen, konuşulmayan bir konu değil, aksine tam olarak ortasında olduğumuz bir konu.. Blogtan sonra bu durumun beni çok daha fazla rahatsız ettiğini fark ettiğim için sizinle de düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Sizin düşünceleriniz, yorumlarınız varsa ve paylaşmak isterseniz gerçekten çok büyük keyifle okur, üzerine düşünürüm😌

Kendinize "gerçekten" çok iyi bakın 🌸

Nisanur El

Bana ulaşmak için;

Yorumlar

  1. Çok güzel yazmissin gerçekten bende bazen doğru mu değil mi diye şüpheleniyorum sosyal medya paylasilmak istenenin paylasildigi ve onaylanma ihtiyacının giderildigi bi yer bu arada bende uyumadim☺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorum için❤nedense insanlar buraya yorum yazmayı sevmiyor ama ben burada da konuşalım istiyorum😅 bilinçli kullanmak da bizim elimizde aslında sosyal medyayı ya da ne bileyim ya isteyen istediği gibi kullansın ama biz görüp de her şey mükemmelmiş gibi düşünmeyelim... bilmiyorum, kafam çok karışık bu konuda😅

      Sil
  2. Sosyal medyada herkesin bir fikri var ama doğru düzgün anlatamıyorlar primcilikten. Çünkü kendi doğrusunu söylese kaybedecek o takipçileri, sponsorları falan. Mesela dişiliklerini kullanmaya çalışıp prim kasanlar var ki onlar en aptalları. Yeri geldiğinde çıkıp kadın haklarından bahsetmeye çalışıp yine kaybettiği takipçileri geri kazanabilme özelliğine sahipler. Değerlerden istifade edenler de var tabi modası geçince takipçi kaybetme oranı hayli yüksek oluyor. Yeri geldiğinde özgürlükten bahsedip başkalarının düşüncelerini aşağılayanlar var onlar sürekli takipçi kazanırlar. Çünkü bazı müthiş zeki (!) insancıklarımız onları samimi buluyor. Bunların yanında İslamla alakası olmayan müslümanlar ve sözde bilimden ve özgürlükten yana olduğunu söyleyip insanların düşüncelerine fikirlerine hakaret eden birçok farklı grubu içinde barındıran bir sistem ,fazlası yok eksiği var. Tabi bunlara gerçek dünyada da rastlamak mümkün malesef. Keşke sadece sanal dünyada sınırlı kalsalar sonuçta elektrik giderse onlar da yok olur.
    Belki sinirden biraz abartmış ve konudan sapmış olabilirim😅😂😂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim düşüncelerini paylaştığın için :)

      Sil
  3. Bu yorumu yazını paylaştıktan çok çok sonra yazıyorum çünkü yeni gördüm ve aynı düşünceleri paylaştığımız için açıp okudum. 2019'dan bu yana instagram çok değişti ama bazı şeyler hep aynı. Mükemmel olan her şey göz önünde. O kadar çok studyblog hesabı var ki. Bir Şadan dolayı takiyfa vardı geçen seneden beri ara sıra girip baktığım. Her gün saat 4.30'da kalkıp ders çalışıyor, spora gidiyor, kitap okuyor (öyle gösteriyor) . 17 yaşında bir çocuğun sürdürebilmesi bence çok tuhaf bu durumu. Sınavı kazanamadım diye bir açıklama yapıp reel paylaşmıştı, tabii bu arada 100k takipçi edindi. Bu reelsin altına da biri şey yazmıştı, sen mezuna kaldın çünkü üniversiteye gitseydin sayfanı takip edenlerin büyük çoğunluğu bundan dolayı takibi bırakırlardı. Bu yoruma nedensiz çok güldüm. Trajikomik geldiği için.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YURTTA KALACAKLAR İÇİN GEREKLİ EŞYALAR

Merhaba :) Sonunda şehir dışında okuyacak bir öğrencinin bilmesi gereken en önemli şeylerden olan "Yurt Valizinde Olması Gerekenler" yazısını yazabiliyorum.🙄 İnstagramdan  beni takip ediyorsanız belki biliyorsunuzdur, geçen hafta evde değildim, bu süreçte baya da uzun bir araba yolculuğu yaptım. Eve geldikten 2 gün sonra da İstanbul'a dönmem gerektiği için çok hızlı şekilde hazırlanmam gerekiyordu ve bu esnada mümkün olduğunca yanıma neler almam gerektiğini not etmeye çalıştım ki sizinle de buradan paylaşabileyim :) Eğer hâla üniversite valizinizi hazırlamadıysanız bu yazının yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Hadi başlayalım o zamann💃 ⏩   Şahsi önerilerimi atlayıp doğrudan alınması gerekenler listesini okumak için yazının en sonuna gidebilirsiniz !  (Ama bence tamamını okuyun, çok güzel öneriler verdim çünkü 😂)⏪   1) KIYAFETLER ! "Tabi ki de yanımıza kıyafetlerimizi almamız lazım, bunu söylemene gerek mi var Nisa?" diyorsunuzdur eminim şu an

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜNÜ NASIL KAZANDIM ?

Merhabaa 🙌 Beni instagramdan düzenli takip ediyor ve blogtaki yazılarımı okuyorsanız, geçen seneden beri üniversite sınavı&sınava hazırlık sürecim le ilgili bol bol paylaşım yaptığımı biliyorsunuzdur. Halihazırdaki paylaşımlarıma rağmen İnstagram'dan hala en çok gelen sorular  "Sınava Nasıl Çalıştın ? / Psikolojiyi Nasıl Kazandın ? " soruları. Bu nedenle, şu an da sınava hazırlananlar için bir kez daha sınava hazırlık sürecimle ilgili soruları yanıtlamak ve önemli gördüğüm noktaları ile " İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü "nü nasıl kazandığımı anlatmak istedim. Biliyorsunuz ki bu sene sınav sisteminde değişikliğe gidildi ve sizler ygs&lys formatından daha farklı bir sınav ile üniversiteye yerleşeceksiniz. Ben İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümüne ygs&lys sınavları ile yerleştiğim için bu yazıyı sınav sistemine pek girmeden, daha çok dersler üzerinde durarak yazmaya çalışacağım :) 🔼Bu yazımda diğerlerinden farklı olarak madde mad

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ MEZUNU NERELERDE ÇALIŞABİLİR ? / NE KADAR PARA KAZANABİLİR ?

Merhaba Herkesee 🙌🙌🙌 Aylardır yazmak istediğim ve sizin de en çok istediğiniz yazılardan birisi olan "Psikoloji mezunları nerelerde çalışabilir ? Ne kadar maaş alır ? " yazısını sonunda yazıyorum.💃 Bu konu çok merak edilen bir konu olmasının yanında maalesef net bilgiye kolay kolay ulaşılabilecek bir konu değil.Bunun sebebi de psikolojinin gerçekten çok geniş ve hemen hemen her alanla bağlantılı bir bilim dalı olması. Bence Psikoloji mezunu birinin nerelerde çalışabileceğinden önce "psikolojinin alt dallarını" şöyle bir hatırlayalım çünkü çalışma alanları doğrudan bununla ilgili. Psikolojinin Alt Dallarından Bazıları ; ➤Klinik Psikoloji ➤Gelişim Psikolojisi ➤Endüstri ve Örgüt Psikolojisi ➤Fizyolojik Psikoloji ➤Deneysel Psikoloji ➤Sosyal Psikoloji ➤Adli Psikoloji ➤Sağlık Psikolojisi ➤Trafik Psikolojisi ➤Spor Psikolojisi ... (Psikolojinin alt dallarıyla ilgili ayrıntılı bilgi için "PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ HAKKINDA" isimli yazıma bakabilir