Arnavutköy İskelesi (26.06.2020) |
Bugün çok üzgün olduğum bir yazı yazıyorum size: Bugün İstanbul'daki son günüm :(
Evet, böyle bir yazı yazacağımı ben de asla tahmin etmezdim ve o kadar içim buruk ki anlatamam...
Biliyorsunuz pandemiden dolayı uzun bir süredir şehirlerarası giriş-çıkış kısıtlamaları ve seyahat engelleri var. Bu nedenle biz de bir türlü eşyalarımızı toparlamak için İstanbul'a gelemiyorduk. Yasaklar kalkınca hemen biletimizi alıp geldik ve hem eşyalarımızı toparlamak hem de işlerimizi halletmek için birkaç gündür buradayız. Ancak, yarın akşamüzeri bir aksilik olmazsa tamamen geri dönüyoruz...
2019'un son günü İstanbul Ümraniye'de (şu anda da bu yazıyı size buradan yazıyorum) çatı katı bir daire kiraladım, birkaç gün sonra da benimle kalmak için ablam yanıma geldi. Ocak, Şubat'ın tamamında ve Mart'ın 17'sine kadar evde kaldık, benim için belki de hayatımın en zorlu ve en öğretici 2,5 ayıydı bu süre. Ancak Türkiye'de ilk Koronavirüs vakasının görülmesinin ardından apar topar Mersin'e ailemizin yanına döndük ve 25 Haziran'a kadar da oradaydık.
Normalde -eve çıkmamdan da anlayacağınız üzere- mezuniyetimin ardından ,yani normal şartlarda şu andan sonra, hayatımı en azından bir süre İstanbul'da sürdürmeyi düşünüyordum ancak şu an her şey çok farklı.
Koronavirüs tehdidi hala bitmiş değil hatta çok daha fazla artması bekleniyor. Yeni mezun olmuş şekilde burada hemen çalışmaya daha doğrusu kendi mesleğimi yapmaya başlamam çok zor. Bu süreçte maddi manevi çok fazla zorlukla mücadele etmem gerekiyor ve tüm bunları düşününce belirsiz bir süre için ailemin yanına dönmeye karar verdim.
Gerçekten çok üzgünüm, ailemin yanına döneceğim için ve en azından bir süre bazı sorumluluklarımı üzerimden atabileceğim için tabi ki çok mutluyum ama İstanbul beni ben yapan şehir, burada çok fazla sevdiğim insan var, yakın çevremin neredeyse hepsi burada yaşıyor.
Kendimi en azından birkaç sene boyunca İstanbul'da kalmaya o kadar hazırlamış ve bu şehre o kadar alışmıştım ki şimdi bu şekilde gidiyor olmak beni ne kadar üzüyor anlatamam size ama eminim ki bu şekilde olması gerekiyordu.
İstanbul çok zor bir şehir, hele ki eve çıkıp bir anda çok fazla maddi- manevi sorumluluk aldıktan sonra bunu daha iyi anladım ama aynı zamanda burası beni büyüten, beni ben yapan ve son 4 senemi geçirdiğim, hayatımdaki en önemli tecrübeleri edindiğim ve sokağa her çıkışımda bir şeyler öğrenmiş olarak eve geri döndüğüm bir şehir.
Koskocaman bir öğretmen İstanbul.
O kadar minettarım ki bu şehre ve bu şehirde edindiğim tecrübelere, benim için burada geçirdiğim her sene hep bir öncekinden daha öğretici, tecrübelerle dolu ve eğlenceli oldu.
Okulumu, okulda zaman geçirmeyi çok seviyorum.
İstanbul ile bağım elbette ki asla kopmayacak, ancak yeniden burada bu kadar uzun vadeli planlar yaparak bir hayat kurabilir miyim bununla ilgili hiçbir fikrim yok... Bunu zamanla göreceğiz artık.
Umuyorum ki bundan sonraki süreçte de her şey güzel olur ve ben onu bırakmak zorunda kalsam bile İstanbul beni bırakmaz, her geldiğimde sevgiyle açar kollarını bana, burada biriktirdiğim yüzlerce anımı saklar benim için :)
Bu yazıyı bitirirken son 4 senedir İstanbul'da geçirdiğim zamanlardan bazı fotoğraflar paylaşmak istiyorum sizinle:
İstanbul'a ilk geldiğim gün :) (Hidiv Kasrı- Eylül 2016) |
Okulumla ilk fotoğrafım ( Eylül 2016) |
Staj (Çapa- Ağustos 2019)
Maçka Parkı (2020) |
Kadıköy (Ocak - 2020) |
İstanbul Akvaryum (2019) |
Üsküdar- Çekmeköy Metrosu (Haziran 2020) |
ilk evimdeki ilk günlerim - 2020 |
İlk uzun süreli iş deneyimim olan Kunduz ofisinden (2019) |
Dolmabahçe Sarayı (Şubat 2020) |
Tekrardan Görüşene Kadar Hoşçakal İstanbul :))
Yorumlar
Yorum Gönder