Merhabaaa :))
Bugün size Estonya'ya gidişimden, orada neler yaptığımdan, Erasmus + 'ın nasıl bir program olduğundan,seyahatimiz esnasında hangi masraflarımızın karşılandığından... bahsedeceğim.
İlk olarak aşağıdaki fotoğrafla instagram hesabımdan şöyle duyurmuştum gidişimi;
Evet biliyorum bu yazı çook gecikti .. Neredeyse geleli 2 - 3 ay oldu ama bir türlü yazıyı yazamadım, nedense canım bilgisayarın başına geçip de yazmak istemedi.Sanırım tatilde evde olunca kedimle oynamak, yatmak, film izlemek çok daha eğlenceli geldiğinden. Ama yeter, bugün artık tüm ayrıntılarıyla, iyisiyle kötüsüyle size Estonya'da deneyimlediğim her şeyi anlatmak, memnun kalıp kalmadığımdan bahsetmek istiyorum.
Hadi bir an önce başlayalım ;
Estonya'ya 22 Kasım - 5 Aralık tarihlerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konulu bir program için ERASMUS + ile gittim.
Peki ERASMUS + Nedir ? İlk önce çok kısaca buna değinelim ki kafamızdaki soru işaretleri bi azalsın değil mi ;
Erasmus plus ya da Erasmus+ Avrupa Birliği tarafından eğitim, iş deneyimi, gençlik değişimi ve spor alanlarında kişilerin kendilerini geliştirmeleri için hazırlanmış bir programdır.
Yani AB gençlerin kendilerini geliştirmeleri için yapılan etkinlikleri, düzenlenen programları finanse ediyor ve böylece Avrupa'nın çeşitli ülkelerindeki gençler bir amaç için bir araya gelmiş oluyorlar.(Yani temel amaç aslında bu)
Şimdi gelelim benim hikayeme, yani işin ESTONYA kısmına. Öncelikle size Estonya'nın nerde, nasıl bir ülke olduğundan kısaca bahsetmek istiyorum çünkü çok adı duyulan bir ülke olmadığı için haritadaki yeri pek bilinmiyor (eğer biliyorsanız tebrik ederim çünkü ben de gitmeden önce bilmiyordum:)) .Hatta benim en yakın arkadaşım Afrika'da olduğunu zannediyormuş:) Halbuki hiç alakası yok.
Güneyinde Letonya, Doğusunda Rusya olan bir Kuzey Avrupa ve Baltık ülkesi.
Nüfusu 1.5 milyon civarında olan, teknolojisi çok gelişmiş ( nerdeyse ülkenin her yerinde ücretsiz wifi olanağı var), oldukça soğuk (hatta bence aşırı soğuk),ve en güzel tarafı da 3/4 ü ormanlarla ve tertemiz bir hava ile kaplı bir ülke Estonya.
Para birimi Euro ve başkenti de Tallinn.
Ansiklopedik bilgilerden sonra Estonya ile ilgili kafanızda bir şeyler oluşmuştur diye düşünüyorum o zaman hadi artık benimle alakalı kısma geçelim,
Ben bu projeye gönüllüsü olduğum TOG aracılığı ile dahil oldum, daha doğrusu TOG'un sitesinde ilanı gördüm ve hiçbir umudum olmadan hatta kendi kendimi "Ne olacak ki Nisa ! En azından başvuru bahanesiyle 6-7 sayfa İngilizce çevirisi yapmış olursun İngilizcen gelişir " diye kandırdım. Ama böyle dediğime bakmayın tabi ki içten içe heyecanlanmıyor, "ya ne güzel olur seçilsem " demiyor değildim.
Başvuru esnasında size proje ile ilgili çeşitli sorular soruyor, bu projeye gerçekten dahil olmak isteyip istemediğinizi anlamaya çalışıyorlar.
Mesela bizim projemizde "dünyadaki kadın-erkek eşitsizliği ile ilgili neler düşündüğümüzü, ülkemizde bu durumun nasıl olduğu ve iyileştirmek için neler yapılabileceğini " vs. sormuşlardı.(Malumunuz, ülkemiz ve kadın-erkek eşitsizliği söz konusu olunca yaz yaz bitmiyor konu,maalesef !)
Bunun dışında başvuru formunda size Pasaportunuz, gideceğiniz ülke için geçerli vizeniz olup olmadığı, İngilizce seviyeniz, odanızı birisiyle paylaşmak isteyip istemediğinizi,yeme-içme alışkanlıklarınız vs. soruluyor. (Bu çok güzel ve önemli bir şey bence çünkü domuz eti yeyip yemediğinizi,vejetaryenlik durumunuzu belirtebiliyorsunuz. )
Başvurduktan yaklaşık 1 ay sonra beni, dersteyken TOG'un genel merkezinden aradılar derste olduğum için telefonu açamadım ertesi gün tekrar arandım ve projeyle ilgilenen İlke Hanım seçildiğimi, neler yapmam gerektiğini bilip bilmediğimi vs.sordu.
Benim zaten Yeşil Pasaportum olduğu için vize işlemlerinden muaftım ama OHAL'den dolayı babamın çalıştığı kurumdan almam gereken bir belge vardı ve bu ve diğer bazı işlemler için Kasım ayının başları benim için baya koşturmacalı geçti.
Bu arada;
Projede toplam 5 ülkeden (Türkiye, Estonya, Fransa,Yunanistan, Ermenistan) yaklaşık 35 kişi kadardık ve bizim ekibimizde de 7 kişi vardı.
Benim ilk Erasmus ve yurtdışı deneyimim olduğu için başlarda çok heyecanlıydım ama ekip liderimiz Selin daha önce farklı projelerde yer aldığı ve bizden daha deneyimli olduğu için bilet alımından pasaport memuru ile nasıl konuşmamız gerektiğine kadar her konuda yardımcı oldu ve bence bu çok büyük bir avantajdı.(Selin de Estonya'yı anlatan bir yazı yazdı, kesinlikle okumanızı öneririm, linki aşağıdan bulabilirsiniz. )
Uçak biletimizi gidiş için Letonya'nın başkenti Riga'ya aldık çünkü hem Estonya'ya direkt uçuşlar çok pahalıydı hem de 1 gün bile olsa Riga'yı da görmüş oluruz diye düşündük.(Gerçi soğuk havadan, valizlerimizden ve kısıtlı zamandan dolayı Riga'dan sadece "geçtik" diyebilirim ama yine de farklı, güzel bir tecrübe oldu.)
Yolculuğumuzu;
İstanbul →Riga ( Litvanya )
Tallinn → İstanbul
şeklinde yaptık ve uçak biletlerim toplam 850-900 TL civarındaydı. (Uçak biletleriniz belli bir miktara kadar onlar tarafından karşılanıyor gerçi biz hala ödemelerimizi almadık ama yakın zamanda alacağımızı umuyorum.😅)
İlk günün akşamı diğer ülkelerin katılımcıları ile birlikte bizi kalacağımız yer olan Elva (Estonya) ya götürecek servise bindik ve yanlış hatırlamıyorsam 2-3 saatlik bir yolculuktan sonra Elva'ya gelmiştik.
O gün akşam yemeğinde tüm katılımcılarla tanıştık, oda arkadaşlarımızla sohbet ettik ve hepimiz deli gibi yorgun olduğumuz için de erkenden uyuduk. Oda arkadaşı demişken oda arkadaşlarıma değinmeden de geçemeyeceğim, özellikle de ponçik Estonyalı arkadaşım Kristiina'ya.(Diğer oda arkadaşımız Vaia (Yunanistan'dandı.) birkaç gün sonra gelmişti.)
Kristiina 18 yaşında ve Tartu Üniversitesinde Filoloji okuyor. Kristiina'yla tanışmadan önce sadece 12-13 gün bir arada bulunduğum bir insandan bu kadar ilham alacağımı, 18 yaşında bir insanın olgunluğu ile, genel kültürü, olaylara yaklaşımı ile beni bu kadar etkileyeceğini söyleseler inanmazdım galiba. Keşke Kris gibi her konuşmamızda bana bir şeyler katan, beni kendisine hayran bırakan birisiyle 12 günden çok daha uzun bir süre oda arkadaşlığı yapma şansım olsa.Ama onu tanıdığım için bile kendimi gerçekten şanslı hissediyorum. (Yaklaşık 20 senelik hayat tecrübeme dayanarak emin olduğum bir şey var o da zeki, olayların hep olumlu tarafını görmeye çalışan, sizi iyi anlamda geliştiren ve yaptıklarıyla ilham veren insanlarla çok çok nadir karşılaşabildiğimiz, eğer çevrenizde böyle olduğunu düşündüğünüz insanlar varsa onlara sıkı sıkı sarılın ve sakın gitmelerine izin vermeyin. #birnisatavsiyesi😅 )
Elva'da Tartumaa Tervisespordikeskus (okumaya çalışmayın ben de okuyamıyorum zaten😅:)) isimli bir spor merkezinde kaldık. Ormanın içinde (gerçekten ormanın tam içindeydi hatta saat 3 gibi hava karardığı için 3'ten sonra dışarda olduğumuzda karanlıkta ormandan yürümek zorunda kalıyorduk.) atış poligonlarının, mini golflerin vs. olduğu bir alandaydık.
Tüm seyahatin en güzel kısımlarından birisi de biz gittikten yaklaşık 1 hafta sonra kar yağması ve dönene kadar da tertemiz şekilde yerlerde kalmasıydı bence.
![]() |
Yunanistan'dan Simeoni❤ |
Orada olduğumuz 12 gün boyunca her sabah 8 gibi uyanıp kahvaltımızı yapıyor, sonrasında da ormanda canlandırıcı etkinliklere katılıyorduk.(Bir gün çuval yarışı, bir gün ağaçlara sarılma etkinliği bir gün yoga...)
Ağaçlara sarılma anımız🌸
Sonrasında saat 10 gibi toplantı odamıza geçip günlük faaliyetlerimize başlıyorduk. (Kadın erkek eşitliği temelinde tiyatrolar, sunumlar, araştırmalar...)
Yemek kültürü olarak benim en çok beğendiğim daha doğrusu bizim kültürümüze en yakın olan ekip bence Yunanlılardı. Aslında kişilik olarak baktığınızda da espri anlayışlarından sıcakkanlılıklarına kadar bize en çok benzeyenler onlar.
Ama tabi ki dünyanın her yerinde her tür insan ver değil mi ? Genelleme yapmak pek de doğru değil.
Estonya çok soğuk bir ülke olduğu ve bizim kaldığımız alan da ormanın içinde bir yer olduğu için genelde akşamları da kimimiz oturup "Uno,Dixit" gibi kart oyunları oynuyor, kimimiz sohbet edip birbirini tanımaya çalışıyor kimimiz masa tenisi oynuyor, kimimiz gitar çalıyordu...
Ama tabi ki 12 gün boyunca Elva'da kalmadık. Kimi günler 2. büyük şehir olan Tartu'yu gezmeye gittik bazı müzeleri, şehir merkezini, alışveriş merkezlerini ziyaret ettik. Ekmek yapma work shop'ına katıldık.(benim için çok çok farklı bir deneyimdi kendi ekmeğimizi ve tereyağımızı yapıp afiyetle yedik.)
![]() |
Bkz.kendi yaptığım ekmeğim❤ |
Tam gününü hatırlamıyorum ama sanırım son haftaydı; Tartu şehir merkezinde bir flashmob'a katıldık.Kadın erkek eşitsizliği ile ilgili farkındalık oluşturmak için dikkat çekici pankartlar hazırladık ve şehir merkezinin belli noktalarında pankartlarımızı açıp halkın görmesini sağladık. Malumunuz Türkiye'de bu tarz etkinliklere katılmak güvenlik açısından biraz sıkıntılı olabiliyor ve benim de çok fazla deneyimlediğim bir şey değildi. Bu nedenle flashmob da güzel ve farklı bir anı olarak her zaman hafızamda kalacak.
Elva'daki 12 günümüzün sonunda her ekip toplumsal bir konu seçip (toplumsal cinsiyet çerçevesinde) bununla ilgili afiş, sunum ve canlandırma gerçekleştirdi. Çok farklı, yaratıcı ve deneyimsiz kişiler tarafından hazırlanmış olmasına rağmen çok profesyonel şeyler ortaya çıktı. Biz de Türkiye ekibi olarak "Flört Şiddeti" konusunu ele aldık ve bununla ilgili çalışma yaptık.
Toplu olarak son gecemizde üzerinde kadın-erkek eşitliğini simgeleyen bir pasta kestik, birbirimizle ilgili düşüncelerimizi paylaştık, sohbet ettik- vedalaştık ve 4 Aralık sabahı biz 7 kişi Tartu'dan otobüsle başkent Tallinn'e geçtik.
Türkiye'ye dönmeden önce 1 gece Tallinn'de kalıp orayı da görmek istediğimiz için daha önceden şehir merkezinde bir hostelde yer ayırtmıştık.
Tallinn gerçekten çok tarihi, Orta Çağ havasını sokaklarıyla, restoranlarıyla, hediyelik eşya dükkanlarıyla insana dibine kadar yaşatan bir şehir. Tüm şehirlerini görmedim hatta gittiğimiz şehirleri de adım adım gezdik diyemem tabi ama Eston olsam Tallinn yaşamak isteyeceğim şehirlerin başında gelirdi herhalde.
Tallinn'in şehir merkezini, Old Town'ı kısıtlı zamanımıza ve aşırı soğuk havaya göre yine elimizden geldiğince güzel gezdik bence ama bir şekilde denk gelir de tekrar Tallinn'e gitme imkanım olursa havaların sıcak olduğu bir mevsimde ve bol zamanım varken tekrar gezmeyi çok isterim.


Estonya'da insanlar genellikle İngilizce biliyor, yardım istediğinizde ellerinden geldiğince yardım ediyorlar. Ulaşım açısından da kafa karıştırmayan gayet rahat şekilde seyahat edebildiğiniz, insanları biraz soğuk yapılı olsalar da (kendileri zorlu hava koşullarından kaynaklandığını savunuyorlar.) 😅 birbirlerine gayet saygılılar.
Bence turist olarak görülebilecek (hatta görülmesi gereken) güzel bir ülke.
Orada yaşamak nasıl olurdu ? Sanırım benim Estonya ve Estonya gibi soğuk, küçük bir ülkede sıkılmadan yaşayabileceğim maksimum süre 1 ya da 2 yıl. Ülkenin her tarafının ormanlarla kaplı olması, nüfusunun bize kıyasla çok çok az olması, insanlarının birbirine son derece saygılı olması kesinlikle artı ve bence insanı ,bir süre yaşadıktan sonra deşarj edecek yönleri ama şu an ki bana göre hayatımı böyle bir ülkede geçirmek pek benlik değil. (ama dediğim gibi "şu an ki bana göre " böyle ve her saniye düşünceleri, kararları değişen bir insan olarak 2 sene sonra "Estonya'da yüksek lisansa başlıyorum ! " başlıklı bir yazı da görebilirsiniz burda.😅 )
Neyse ufukta Estonya'da yaşamak gibi bir planım olmadığına göre şimdilik bunları kafama takmama da gerek yok değil mi ?
Şimdi de azıcık harcamalarımdan not ettiklerimi sizinle paylaşayım belki gitmeyi düşünen vardır da bütçe açısından yardımcı olur. ( Ama şunu hatırlatayım, proje kapsamında gittiğim için benim kalacak yer, yeme-içme ,müze giriş ücretleri gibi masraflarım Avrupa Komisyonu tarafından karşılandı, ulaşım masrafları da projeden belli bir süre sonra karşılanıyor.)
Ben giderken yanımda yaklaşık 150-200 € para götürmüştüm. 80-85 € kadar da arttırdım.
Tallinn'de kaldığımız hostele 1 gece için 7 € ödedik.
Elva'dan Tallinn 'e trenle 11.50 € 'ya yaklaşık 2.5 saatte gittik.
Hem Tartu'da hem Tallinn'de girdiğimiz ortalama bir kafede kahve fiyatları 1.5 - 2 € civarıydı.Aynı şekilde ortalama bir restoranda da yemekler 5 -10 € civarındaydı.( Her öğün yemek için 10€ ödemek bizim gibi ekonomik gezmek isteyenler için biraz pahalı olacaktır ama Estonya'da da bizim BİM gibi her yerde olan "RİMİ" isimli küçük marketler var, onlardan karnınızı doyuracak şeyleri gayet uygun fiyata bulabilirsiniz.
Sanırım Estonya ile ilgili paylaşabileceklerim bu kadar. İnşallah okumaktan zevk aldığınız, bir gün Estonya'ya giderseniz beni hatırlatacak, fayda sağlayacak bir yazı olmuştur.
Kendinize çook iyi bakınn :)))
Sizi Seviyorumm :)))
Selin'in Yazısını Okumak İçin: https://erasmusu.com/tr/erasmus-blog/erasmus-tavsiyeler/estonyada-genclik-degisimi-584918
Nisanur El
INSTAGRAM: https://www.instagram.com/psikolojiogrencisinden/TWITTER: https://mobile.twitter.com/nisanurell?locale=el
DİĞER YAZILARIM ;
•PSİKOLOJİYE İLGİSİ OLANLARIN İZLEMESİ GEREKEN FİLMLER
•MOTİVASYON FİLMİ ÖNERİLERİM
•ÜNİVERSİTEYE YENİ BAŞLAYACAKLARA TAVSİYELER
Yorumlar
Yorum Gönder