Ana içeriğe atla

GELECEĞİNİ BU SINAV BELİRLE(ME)YECEK!



Sınava hazırlanmak çok zor bir şey. Herhangi bir şeyi sırf mecbur olduğun için yapmak başlı başına zor.

Doğuyoruz, ilk 5 senemizi zaten hatırlamıyoruz. Sonra şanslıysak ve fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılayacak bir ailemiz, barınacak yerimiz varsa bizi okula yazdırıyorlar. Sonra başlıyoruz okumaya.
Birinci sınıf, ikinci sınıf, üç, dört, sekiz.. derken bize diyorlar ki böyle elini kolunu sallaya sallaya olmaz ama, eğitim kalitesi yüksek bir lisede okumak istiyorsan önce bazı sınavlara girmen gerek. Daha on üç on dört yaşlarındayken en yakın arkadaşlarımızın, teneffüste oyun oynamamız gereken kişilerin rakiplerimiz olduğunu ve onlarla sürekli bir yarış halinde olduğumuzu öğrenerek büyüyoruz.
Başarısız olursak önce öğretmenimiz daha az ilgileniyor bizimle "yatırım yapmaya değmez" diye düşünerek, sonra ailelerimiz başlıyor "yok yok bundan bir şey olmayacak" demeye, sonra biz sanki onların görüşlerini almaya ölüp bitiyormuşuz gibi konu komşu, hala, dayı başlıyor yarım ağızla küçümsemeye, her gördüğü yerde öğüt vermeye.

Derken giriyoruz liseye, 9-10-11 bir şekilde geçiyor -ki böyle "bir şekilde" deyip geçiştirdiğime bakmayın, belki de insanın hayatında yaşadığı en zorlu yıllar bu yıllar, çünkü ergenlik dönemi. İnsanın hiçbir şeye zerre kadar tahammül edemediği, her şeyi yanlış anladığı, kendini anlamaya çalıştığı... zorlu yıllar.- Geliyoruz 12. sınıfa, sonra da başlıyorlar yine "öyle rahat rahat giriş yok üniversiteye, neye yeteneğin olduğu, neyi iyi yapabileceğin pek de umrumuzda değil, sen Matematik'te kaç net yapıyorsun ondan haber ver asıl" demeye. Çünkü eğer sen bir istisna değilsen ve okumadan-kendi işini kurarak zengin olamayacaksan bundan sonraki hayatın boyunca oturacağın evi de bineceğin arabayı da yemek yiyeceğin restoranı da alışveriş yapacağın mağazayı da kısacası kaliteni(!) bu sınavda kaç Matematik yaptığın belirleyecek.

Sonra başlıyor baskılar...

Annen bir taraftan çalış, baban bir taraftan çalış, kardeşin bir taraftan "demek ki şimdiden çalışmazsam birkaç yıl sonra ben de abim/ablam gibi zorlanacağım o zaman başlayayım yavaş yavaş" demeye.

Çalışıyoruz, çalışıyoruz, çalışıyoruz... Bazen çalışıp çalışıp yapamıyoruz. Yapamayınca üzülüyoruz hele bir de biz yapamıyorsak ama başkaları yapıyorsa kendimizi yeyip bitirip "acaba benim algılamamda mı bir problem var ya?" diye kendi zekamızı sorguluyoruz.

Sınav senesinde anne babaların ve öğretmenlerin en sık söylediği şey;
"Bu sene aşk meşk yok, bu sene arkadaşlık yok, önünüzde sınav var. Bir tek sınava odaklanacaksınız, hiçbir şeyi kafaya takmayacaksınız, gerekirse öğretmenlerinizin peşinden ayrılmayacaksınız, gölgeleri olacaksınız."

Sınava hazırlanan öğrencilere hep derece yapmış, başarılı olmuş kişiler örnek gösterilir, onlar gazetelere röportaj verir, videolara konuk olur. Çıkıp gururla anlatırlar; "Şöyle çalıştım, böyle çalıştım, şu teknik harika, bu teknik mükemmel" ne güzel, hayalleri için deliler gibi çabalamışlar kesinlikle tebrik etmek gerek, ama hiç kimsenin umursamadığı, sormadığı hatırlamadığı geri kalan yüz binlerce kişi?

Her sene çıkıp söylüyorlar "bu sene sınava bir milyon bilmem kaç bin kişi başvurdu, bunun şu kadarı barajı geçemedi, şu kadarı mezuna kaldı..." nerede acaba o derece yapamayan yüz binlerce kişi?
Acaba o kadar kişi neler yaşadı o sınava hazırlanırken, kaç kişi ailesinden, öğretmenlerinden sadece Matemetik yapamadığı için "zeki" olmadığını duymak zorunda kaldı? kaç tanesi en yakın arkadaşı ondan daha iyi Kimya çözüyor diye kıskanmaktan kendini parçaladı? ... bilen yok, bilen olmadığı gibi umursayan da yok.

Öğrencilerle konuştuğumda çoğu zaman şunu görüyorum. Çoğunluğunun "hayali" yok.
Günde 6 saat 7 saat deli gibi ders çalışıyorlar, hayatlarının merkezine sınavı koyuyorlar, test kitaplarına soru bankalarına deliler gibi para harcıyorlar ama soruyorsun hedefin ne? diye " Uçak Mühendisliği" diyor. Neden peki? diyorsun. "ya, işte seviyorum ben o alanı, hem iyi para kazanıyorlar da falan filan..."

O kadar az ki gerçekten neyi ne için istediğini bilen öğrenci.

Ben sınava hazırlanırken hüngür hüngür ağlayarak dua ettiğimi hatırlıyorum ya "Allah'ım ne olur ne iş yapmak istediğimi bulabileyim, bir bölüme karar verebileyim, sonra gerekirse onu kazanmak için gece gündüz çalışırım zaten." diyerek. Neden? çünkü çok hızlı şekilde bir karar vermem gerekiyordu, çünkü sınav gittikçe yaklaşıyordu ve insanlar benden kesin bir şey duymak istiyordu, çünkü hedefi belli olan insan her zaman daha iyiydi, tehlikesizdi-risksizdi, kolaydı, onun ne yapmak istediği belliydi zaten..

Kim suçlu şimdi bunlardan? Biz mi, devlet mi, aileler mi, sistem mi? Kim?

Ben bilmiyorum cevabı, size hep söylüyorum, benim zaten yazma sebebim düşünüp düşünüp işin içinden çıkamamam, çoğu zaman konuşacak birini bulamamam, bulsam da kendimi istediğim şekilde ifade edememem ya da onu anlayamamam.
Ben sadece soruyorum.

Ama var olduğunu düşündüğüm bir eksiklik/ hata/ olmaması gereken şey... ne biliyor musunuz?
Biz çook hızlı unutuyoruz başımıza gelenleri, tecrübelerimizi. Tam anlamıyla "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" toplumuyuz yani.

Milyonlarca insan zamanında onlarca sınava hazırlanmadı mı bu ülkede? Milyonlarca insan senelerce aynı eğitim sisteminde, aynı zihniyetteki öğretmenlerin sınıflarında, aynı şekilde eğitim almadı mı?
İçerisindeyken hepsi isyan etmedi mi açıkça görülen yanlışlara, hepsi demedi mi "artık bir şeylerin değişmesi lazım!" diye.

Sonra ne oldu o insanlar? Nereye gittiler?

Bazıları iş güç sahibi oldu. Güzel, seslerini duyurabilecekleri, sistemi yerinden oynatamasalar bile en azından kendi çevrelerine seslenebilecekleri yerlere geldiler ama hiçbirinin umrunda olmadı geçmişte yaşadıkları sıkıntıları şu anda yaşayan insanlar.
Hepsi "ben atlattım, ben kurtuldum" dedi. Hatta bazıları çıkıp sınava hazırlanan öğrencilere tavsiye de verdi "bakın şöyle çalışın böyle çalışın, şöyle uyumayın, böyle koşturun" diye.
Tamam ama sen de o öğrencinin sırasında otururken aynı şeylere isyan ediyordun. Şimdi ne oldu?

Yani benim var olduğunu -hepimizde var olan bu arada, kendimi söylediğim hiçbir şeyin dışında tutmuyorum hatta en başta kendime benim eleştirim.-düşündüğüm eksiklik bu "balık hafızalılık".

Tabi ki demiyorum herkes isyan etsin, herkes şikayet etsin diye ama eğer zamanında şikayetçi olduğumuz ve hiçbir değişim yaratamadığımız bir şey varsa ve şu anda ufacık da olsa bir değişim başlatma ya da bunu destekleme şansımız varsa bunu neden değerlendirmiyor, neden görmezden geliyoruz?

Niyetim bu yazıyla asla ama asla sınava hazırlanırken motivasyonunuzu düşürmek değil. Aksine şunu bir kez daha fark etmenizi istiyorum ki ben şu anda oturduğum yerden bu konu ile ilgili düşüncelerimi bu kadar net şekilde sizinle paylaşabiliyor, sizinle empati kurabildiğime ve artık bir şeylerin değişmesini çok çok istediğime inanabiliyorsam, birkaç sene önce milyonlarca kişi ile aynı sorumluluklara sahip olduğum, defalarca kez üniversiteyi kazanamayacağıma inanmama, onlarca defa motivasyonumu yitirip de bırakmak istememe rağmen bırakmayıp son güne kadar çalıştığım ve öyle ya da böyle hayalini kurduğum şeye yaklaşabildiğimden.

Bir şeye itiraz edebilmek için onun ne olduğunu tam olarak anlayabilmemiz ve neden değişmesi gerektiğini tam olarak biliyor olmamız lazım.

Şu an yapıyor olduğun şeyi neden yapıyorsun? şu an bu yazıyı neden okuyorsun mesela? gün içinde neden yemek yedin ya da neden masa başına oturup canın hiç istememesine rağmen ders çalıştın? Sebebin neydi? Neyi ne için yaptığını biliyor musun? Biliyor muyuz?

"Gelecek" kelimesi, hakkında saatlerce konuşulabilecek, bir sürü fikir üretilebilecek bir kelime. Eğer "gelecek"ten kastımız hayatının çok büyük bir kısmında yapacağın ve temel ihtiyaçlarını giderecek parayı kazanmanı sağlayacak olan meslek ise evet, geleceğini muhtemelen bu sınav belirleyecek.
Bu sınavdan elde ettiğin başarı, bu sınavla kaç kişinin önüne geçtiğin, gelecekte yaşama ihtimalin olan hayatla ilgili sana ve yakınlarına fikir verecek.

Peki ama sen saatlerini, günlerini, aylarını bu masanın başında "gerçekten" ne için geçiriyorsun? Sıra arkadaşını geçmek, konu komşunun ağzına laf vermemek gibi çok küçük ve basit motivasyonların mı var, yoksa gerçekten bir şeylerin değişmesini istediğin ve bu konuda söz sahibi olan bir insan olmanın yollarından bir tanesinin de bu sınavı geçmek olduğunu bildiğin için mi bu kadar motivesin ?

Yani şunu söylemeye çalışıyorum, oturduğumuz yerden şikayet etmek, isyan etmek hiçbir şeyi değiştirmeyeceği gibi zamanımızı çalacak ve moralimizi daha da bozacak. Bu nedenle "tamam burada yanlış olan bir şey var ama acaba ben ne yapabilirim bunu düzeltmek için? nelere katlanmam, nelerle mücadele etmem gerek bu süreçte?" diye sormamız ve bunun için adım atmamız gerekmiyor mu sizce de? Çünkü yalnızca bu şekilde hem kendi geleceğimiz üzerinde söz sahibi olabilir hem de başkalarının  geleceğini bilinçli olarak şekillendirmesini sağlayabilir, hiç değilse niyetimizin bu yönde olduğunu gösterebiliriz.



Burada olduğunuz ve düşüncelerimi sizinle paylaşmama izin verdiğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Birçoğunuzu şahsen tanımasam bile var olduğunuzu bilmek benim için gerçekten çok değerli.
Kendinize çok iyi bakın.

Diğer Yazılarım




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YURTTA KALACAKLAR İÇİN GEREKLİ EŞYALAR

Merhaba :) Sonunda şehir dışında okuyacak bir öğrencinin bilmesi gereken en önemli şeylerden olan "Yurt Valizinde Olması Gerekenler" yazısını yazabiliyorum.🙄 İnstagramdan  beni takip ediyorsanız belki biliyorsunuzdur, geçen hafta evde değildim, bu süreçte baya da uzun bir araba yolculuğu yaptım. Eve geldikten 2 gün sonra da İstanbul'a dönmem gerektiği için çok hızlı şekilde hazırlanmam gerekiyordu ve bu esnada mümkün olduğunca yanıma neler almam gerektiğini not etmeye çalıştım ki sizinle de buradan paylaşabileyim :) Eğer hâla üniversite valizinizi hazırlamadıysanız bu yazının yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Hadi başlayalım o zamann💃 ⏩   Şahsi önerilerimi atlayıp doğrudan alınması gerekenler listesini okumak için yazının en sonuna gidebilirsiniz !  (Ama bence tamamını okuyun, çok güzel öneriler verdim çünkü 😂)⏪   1) KIYAFETLER ! "Tabi ki de yanımıza kıyafetlerimizi almamız lazım, bunu söylemene gerek mi var Nisa?" diyorsunuzdur eminim şu an?...

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜNÜ NASIL KAZANDIM ?

Merhabaa 🙌 Beni instagramdan düzenli takip ediyor ve blogtaki yazılarımı okuyorsanız, geçen seneden beri üniversite sınavı&sınava hazırlık sürecim le ilgili bol bol paylaşım yaptığımı biliyorsunuzdur. Halihazırdaki paylaşımlarıma rağmen İnstagram'dan hala en çok gelen sorular  "Sınava Nasıl Çalıştın ? / Psikolojiyi Nasıl Kazandın ? " soruları. Bu nedenle, şu an da sınava hazırlananlar için bir kez daha sınava hazırlık sürecimle ilgili soruları yanıtlamak ve önemli gördüğüm noktaları ile " İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü "nü nasıl kazandığımı anlatmak istedim. Biliyorsunuz ki bu sene sınav sisteminde değişikliğe gidildi ve sizler ygs&lys formatından daha farklı bir sınav ile üniversiteye yerleşeceksiniz. Ben İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümüne ygs&lys sınavları ile yerleştiğim için bu yazıyı sınav sistemine pek girmeden, daha çok dersler üzerinde durarak yazmaya çalışacağım :) 🔼Bu yazımda diğerlerinden farklı olarak madde mad...

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ MEZUNU NERELERDE ÇALIŞABİLİR ? / NE KADAR PARA KAZANABİLİR ?

Merhaba Herkesee 🙌🙌🙌 Aylardır yazmak istediğim ve sizin de en çok istediğiniz yazılardan birisi olan "Psikoloji mezunları nerelerde çalışabilir ? Ne kadar maaş alır ? " yazısını sonunda yazıyorum.💃 Bu konu çok merak edilen bir konu olmasının yanında maalesef net bilgiye kolay kolay ulaşılabilecek bir konu değil.Bunun sebebi de psikolojinin gerçekten çok geniş ve hemen hemen her alanla bağlantılı bir bilim dalı olması. Bence Psikoloji mezunu birinin nerelerde çalışabileceğinden önce "psikolojinin alt dallarını" şöyle bir hatırlayalım çünkü çalışma alanları doğrudan bununla ilgili. Psikolojinin Alt Dallarından Bazıları ; ➤Klinik Psikoloji ➤Gelişim Psikolojisi ➤Endüstri ve Örgüt Psikolojisi ➤Fizyolojik Psikoloji ➤Deneysel Psikoloji ➤Sosyal Psikoloji ➤Adli Psikoloji ➤Sağlık Psikolojisi ➤Trafik Psikolojisi ➤Spor Psikolojisi ... (Psikolojinin alt dallarıyla ilgili ayrıntılı bilgi için "PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ HAKKINDA" isimli yazıma bakabilir...