Ana içeriğe atla

AGH GÜNLÜKLERİ #2 | KIEV & Seyahat Önerilerim

Merhabaa:))

Nasılsınız??
Üniversite sınavına girenlerr, sonunda iyi ya da kötü sınavı atlattınız, sizin adınıza o kadar mutluyum ki :)) Umarım herkes istediği sonuçları hatta çok çok daha iyilerini alır.

Peki siz sınava girerken, sınav heyecanı yaşarken bu kız Moldova'larda ne yapıyordu? Başından neler geçti? Yine nerelere gitti? :))

Eğer merak ettiyseniz ben de başlıyorum o zaman anlatmaya;

Öncelikle şunu söylemeliyim ki geçtiğimiz hafta hayatımın en güzel haftalarından birini geçirmiş olabilirim. O kadar mutluydum ki :)) Hemen anlatıyorum neden olduğunu, instagramda belki görmüşsünüzdür, 21 Haziran yani Kiev'deki ilk günümüz aynı zamanda doğum günümdü ve artık resmen 20 yaşıma girdim :)

Bana daha güzel bir doğum günü hayal et deseniz edemezdim herhalde.

Bu kadar anlatınca "baya kutladılar herhalde" diye düşünmeyin sakın, hatta aksine 1 günlük otobüs yolculuğu ile Moldova'dan Ukrayna'ya geçtik, saatlerce süren pasaport kontrolleri, 1 gecelik uykusuzluk, Kiev'de bizi karşılayan 30 derecelik sıcak hava... daha neler neler. Ama yine de her şeye rağmen çok mutluydum çünkü Ukrayna benim "sadece seyahat etmek, gezmek-görmek için gittiğim" ilk ülkeydi.
İlk kez kendi paramla seyahat ettim, plan yaptım, yepyeni yerler gördüm ve biliyorum ki henüz 20 yaşında bunları yapabiliyor olmak -hem de bu kadar istedikten sonra- çok büyük bir şans. Bu yüzden şu an bu yazıyı yazarken, size anılarımı anlatırken bile içim içime sığmıyor.

Konuyu en başından ele alacak olursak;

Moldova'da gönüllü olarak çalıştığım organizasyon -MilleniuM- 20-26 Haziran arasında tatildi çünkü vakıftaki herkesin o tarihlerde farklı ülkelerde trainingleri(eğitimleri) vardı.
Bu nedenle biz de buradaki ev arkadaşım Yudum'la bu tatili fırsat bilip Kiev'e gitmeye karar verdik.

1 hafta boyunca böyle gülümseyerek gezdim işte Kiev'i :))

Başlangıçta trenle gidelim, daha rahat oluruz diye düşünmüştük hatta bilgi almak için Kişinev Tren İstasyonu'na bile gidip görüştük ama tren biletleri 700 lei'den başladığı için ( o da en kötü sınıf) otobüsleri araştırmaya başladık.

Bu noktada bize en çok yardımcı olan kişilerden birisi de İtalya'da tanıştığım Ukraynalı arkadaşım Anton oldu :) Onun önerdiği siteden (linki aşağıya bırakacağım.) Gidiş dönüş otobüs biletlerimizi aldıktan sonra 20 Haziran akşam saat 8.30'da Kişinev Gara de Nord'tan, Kiev otobüsümüze bindik ve böylelikle 10 saatlik enteresan yolculuğumuz başlamış oldu.

                   

İlk olarak, yaklaşık 1 saatin sonunda Moldova'dan çıkarken bir pasaport kontrolümüz oldu. Burada bizi otobüsten indirmediler, bir polis memuru otobüsün içinde sıra ile herkesin pasaportunu topladı ve  kontrolün ardından geri veri verdi.


Otobüsle Moldova'dan Ukrayna'ya çok sık Türk, daha doğrusu iki ülke dışındaki bir ülkenin vatandaşı olan yolcular geçmediği için bize "burada ne iş yapıyorsunuz?, nerede çalışıyorsunuz?" gibi sorular sordular, polis memurları hiç İngilizce bilmediği için o esnada otobüste olan ve İngilizce bilen bir kız bize yardımcı oldu.

Ben soru soracaklarını daha doğrusu İngilizce anlaşamayacağımızı tahmin etmediğim için o kız olmasa anlaşırken problem yaşardım sanırım. Bu nedenle eğer bu tarz bir seyahat düşünüyorsanız size önerim, soru sorarlarsa hiç stres yapmayıp pratik olmak için önceden onların dilinde hazırladığınız cevapları vermeniz olur :)

Soruların ardından pasaportlarımızı ve üzerinde kimlik bilgilerimiz olan küçük bir kağıt verdiler (Tiraspol'dekine benzer) ve oradan ayrıldık.

Birkaç saat sonra Ukrayna sınırına geldiğimizde ise bir başka kontrol oldu ve burada tüm yolcuların otobüsten inmesini istediler. Bu kontrol yanlış hatırlamıyorsan 2 saate yakın sürdü ve ülke sınırı olduğu için beklediğimiz odanın duvarında "fotoğraf çekmek yasak" tabelaları falan vardı.
Bu kontrolü de atlattıktan sonra birkaç saat içinde Kiev sınırlarına girdik :)

Ben bir şehirden ilk anda aldığım enerjiye inanılmaz derecede önem veriyorum. Kiev'i de daha girdiğimiz ilk saniye çok beğendim ve güzel bir tatil geçireceğimizi o anda anladım :)) Benim için öyle de oldu :))

Sonrasında Kiev Merkez Otogarı'ında otobüsten indik ve orada bizi bekleyen arkadaşım Anton ile buluştuk.

Anton Ukrayna'da benim gibi Psikoloji okuyor, daha doğrusu birkaç gün önce mezun oldu ve şu anda da bir hukuk firmasında stajyer. Biz Kiev'e saat 7.30 gibi geldik, onun işe saat 10 gibi gitmesi gerekiyordu ve o birkaç saatlik sürede hem bizi kalacağımız hostele götürdü hem de biraz şehri gezdirdi.



Kiev merkez otogarı metroya çok yakın, otogardan birkaç dakika yürüdükten sonra "Demiivska" istasyonuna ulaşıyorsunuz ve oradan sonra zaten merkezi yerelere ulaşım son derece pratik.

KIEV METRO HARİTASI

Kiev'de 3 tane metro hattı var;
Mevi hat
Kırmızı hat
Yeşil hat
Bu hatlar arasındaki geçiş çok pratik. Metro için biletmatiklerden ya da metro girişlerindeki gişelerden 5 Grivna'ya jeton benzeri biletler almanız gerekiyor. Ayrıca hat değiştirirken de neredeyse hiç aktarma ücreti vermenize gerek kalmıyor. Yani diğer tüm ulaşım yolları gibi metro da çok ucuz ve pratik.

Eğer metroda durağınızı bulamazsanız, karıştırırsanız insanlara sormaktan sakın çekinmeyin. Bizim adres sorduğumuz neredeyse herkes -İngilizce bilsin ya da bilmesin- gayet yardımseverdi hatta pek çoğu kendi yolunu değiştirip gideceğimiz yere kadar bize eşlik etti.

Hostele geri dönecek olursak, Kiev'de ortalama hostellerde fiyatlar Türkiye'ye ya da diğer Avrupa ülkelerine kıyasla çok uygun. Biz hostelimizi Booking.com üzerinden bulduk benim daha önce kaldığım tüm hostellere göre fiyatı çok uygun, konumu merkezi ve çalışanları da gayet güleryüzlü-yardımseverdi. Biz Yudum'la beraber 2 kişilik oda tuttuk ve 4 gece 5 gün için kişi başı toplam 151.5 TL.(840 Grivna) ödedik.


Odamızda yatak, dolap, çalışma masası vardı ve son derece temizdi. Mutfak ve tuvalet banyo kadın ve erkek ayrı olmak üzere ortaktı.
Hostelimizi yalnız veya arkadaşları-ailesi ile seyahat etmeyi düşünen herkese gönül rahatlığı ile öneririm :) 
(Hostel ile ilgili bilgileri ve indirimli rezervasyon kodunu aşağıya bırakacağım.)

Anton'la beraber eşyalarımızı bıraktıktan sonra hostele yürüyerek yaklaşık 20 dk uzaklıkta olan Kiev'in ana caddesi Khreshchatkyk'e gittik. Orada yol üzerindeki birkaç anıta baktık, müzelerin yerini öğrendik ve sonrasında Anton bizden ayrıldı ve biz de kaldık yalnız başımıza Kiev sokaklarında :))


İlk günümüz olmasına ve inanılmaz derecede uykusuz olmamıza rağmen en dolu geçen günlerimizden bir tanesiydi sanırım 21 Haziran :)



Anton'dan sonra biraz daha Khreshchatky'de oyalandık, caddenin farklı yerlerinden girişi olan ve yer altında bir alışveriş merkezi olan Globus'ta biraz zaman geçirdik çünkü o gün hava dışarıda gezmeye müsaade etmeyecek kadar sıcaktı.


Khreshchatky Caddesi yukarıda da söylediğim gibi Kiev'in en merkezi caddesi. Çok geniş bir cadde ve akşam saatlerinde-hafta sonlarında araç trafiğine kapatılıyor.
Caddede sağlı sollu pek çok mağaza, dükkan, restoran -özellikle de Türk restoranları- var. Buraya akşam saat 7'den sonra gitmenizi öneririm çünkü trafiğe kapandıktan sonra caddede bir sürü turist ve Kievli yürüyüş yapıyor, sağlı sollu her tarafta birileri müzik aleti çalıyor, dans ediyor, fotoğraf çekiyor... Kesinlikle harika bir ortam var ve Kiev'e giderseniz görmeden dönmemeniz lazım.:))


Caddenin başlangıcında upuzun, altın rengi çok güzel bir bağımsızlık heykeli var, heykelin altındaki yere de Maidan Nezalezhnosti deniliyor.

 Burada yaşadığımız bir olaydan yola çıkarak şöyle minik bir öneride bulunabilirim ki, heykelin altında pek çok şehirde olan, turistlerin bolca fotoğraf çekildiği "I love KYIV" yazılı bir alan var ve o alanda pek çok kostümlü insan göreceksiniz. Bu insanlar size zorla gelip adres tarif ediyor, Kiev'i anlatıyor, fotoğraf çekilmeye ikna etmeye çalışıyorlar ve sonra da 50-100 Grivna arasında paranızı istiyor ve parayı almadan da katiyen bırakmıyorlar. O kostümlü insanlar yanınıza geldiği an eğer para vermek istemiyorsanız teşekkür edip yanlarından ayrılmanızı öneririm çünkü arkadaşım bu yüzden biraz problem yaşadı.

Neyse, bu dipnotun ardından heme güzel şeylere geri dönüyorum. :)

Şehrin her tarafında pek çok kilise var ve hemen hepsi çok ihtişamlı-tarihi yerlermiş gibi gözüküyor ama arkadaşım böyle olmadığını hatta Kiev'de hiçbir özelliği olmamasına rağmen çok ihtişamlı gözüken binalar görebileceğimizi söyledi, tek tek açıklamaktansa gezdiğimiz ve beğendiğimiz yerlerin listesini görmek isteyenler için buraya ekleyeceğim;



Biz listedeki neredeyse her yeri gezdik hatta bazılarına birden fazla kez gitme şansı bulduk benim en beğendiğim ve sizlere de kesinlikle ama kesinlikle görmeden dönmeyin diye önerdiğim 3 yer ise şunlar;

Fomin Botanik Bahçesi : Ben buraya resmen aşık oldum. Merkezden birazcık uzak olan ama yine de yürüyerek kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu park tam olarak İstanbul gibi büyük şehirlerden bunalan ve doğanın içinde biraz zihnini boşaltmak, stres atmak ve nefes almak isteyen insanların gitmesi gereken bir yer.


Parkın içinde sincaplar, köpeğini gezdiren, ailesiyle yürüyüş yapan, sohbet eden insanlar karşınıza çıkıyor. Ben Kiev'e bir kez daha gitsem Fomin de kesinlikle öğleden sonra birkaç saat geçirmek isteyeceğim yerlerden birisi olur :)

Motherland Anıtı: Motherland Anıtı ve üzerinde bulunduğu tepeden izleyeceğiniz Kiev manzarası kesinlikle inanılmaz.


Anıt görür görmez bende Brezilya'daki Kurtarıcı İsa anıtı ya da Özgürlük Anıtı izlenimi uyandırdı.
İlk gittiğimiz gün biz tam anıta ulaştığımızda birdenbire fırtına başladı ve o anın atmosferiyle hafızamda hayatım boyunca kalacak ihtişamlı birkaç dakika yaşadım :)) Sizlere de anıtın altında fotoğraf çekilmeyi, tepeden Kiev manzarası izlemeyi tavsiye ederim.

Hidropark : Hidropark da aynı Fomin gibi beni büyüleyen parklardan bir tanesiydi. Buraya kışın giden arkadaşım kardan dolayı pek beğenmediğini söyledi, hak veriyorum da. Çünkü aslında Hidropark'ın en güzel tarafı ormanın içinde yürüyüş yaptıktan sonra muhteşem Dinyeper Nehri kıyısında kumsala oturup tam karşıdaki Motherland Anıtı, Pechersk Lavra ve diğer katedrallerin manzarasını izleyerek zaman geçirmek bu nedenle yaz aylarında giderseniz buraya birkaç saat ayırmayı sakın ama sakın atlamayın.



Bunlar dışında da yukarıdaki listede yer alan ve herhangi bir hostelden, turist bilgi merkezlerinden rahatlıkla alabileceğiniz bir şehir haritası ile gezerseniz asla kaybolmadan çok kolay bir şekilde -hatta ben yürürüm diyorsanız toplu taşıma bile kullanmanıza gerek kalmadan- Kiev'i gezebilirsiniz.

Kiev'in her tarafı "Türk" arkadaşlar. Neredeyse her köşede karşımıza bir Türk turist, Türk Restoranı, Türk dükkanı... çıktı.

Sokakta yürürken sıklıkla Türkçe konuşarak yanımızdan geçen insanlar duyduk hatta Motherland'e giderken yol üstünde 20'li yaşlarında olan ve Türkçe konuşan 2 kişiye rastlayınca selam verdik, Motherland'e onlarla geldik. Onlar da üniversiteye yeni başlamış 2 arkadaşmış ve ilk kez yurt dışına çıkıyorlarmış hem ucuz hem de vize sıkıntısı olmayan bir ülke olduğu için Ukrayna'ya gelmeyi tercih etmişler hatta onlar biz Kiev'den ayrıldıktan sonra da Lviv'e geçtiler ve birkaç gün de orada kaldılar.

Ucuz demişken biraz da bu konuyu açayım isterseniz. Kiev gerçekten çok ucuz bir şehir arkadaşlar. Özellikle de Moldova gibi pahalı bir ülkeden sonra gidince ben hem çok şaşırdım hem de Türkiye'den "Moldova'da alırım" diye düşünüp burada pahalı olduğunu görünce "olmasa da olur :))" diye düşündüğüm birkaç eksiğimi alıp döndüm.

Buralarda insanlar çok fazla kahve içiyor. Starbucks yok ama hem Moldova'nın hem de Ukrayna'nın her köşesinde kahve satan dükkanlar görebilirsiniz. Moldova'da çok büyük, her yerde şubesi olan bir kahveci görmedim ama Kiev'de hem ucuz hem de popüler olanı "Aroma Kava" adındaki bir yermiş kahve fiyatları genelde bizim paramıza göre 2-10 Tl arasında değişiyor. Eğer benim gibi çok fazla kahve seven bir insansanız bu konuda hiç sıkıntı yaşamayacaksınız yani :))


Onun dışında biz bu tatili minimum bütçeyle yapmaya çalıştığımız ve kendimizi buna göre ayarlayarak geldiğimiz için yemek işini de en pratik ve ucuz yollarla hallettik.
Çok sağlıklı mıydı? Ne yazık ki hayır ama elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı düşünüyorum :)

Tıpkı Kişinev'de yaptığımız gibi Kiev'e de gider gitmez hemen kendimize uygun fiyatlı, güzel market aradık ve hostelimizin yakınında bir tane bulduk.
6 gün boyunca 3 ya da 4 kez uğramışızdır markete.
Kendimize "sabah kahvaltıda yenilecekler- gün içinde yenilecekler- akşam yenilecekler" diye bir düzenleme yaptık.
Kahvaltı için peynir, domates, ekmek, süt, meyve suyu gibi şeyler alıyorduk.
Gün içinde yemek içinde meyve ve açık satılan bisküvi, pasta tarzında mümkün olan en doyurucu şeyleri almaya çalıştık. Akşam yemeğini de 2 ya da 3 kez dışarıdan yedik, birkaç defa da marketten aldığımız makarnayı hostelde pişirdik ve onunla idare ettik.

Aslında bana kalırsa seyahatte en çok para harcanan 3 şey "ulaşım, kalacak yer ve yemek." Bunlara kendinize göre çözümler bulup alternatifler ürettiğinizde biraz yorucu ve konforsuz da olsa sizi ekonomik olarak çok rahatlatıyor.

Mesela bizim Kiev seyahatimiz için durum şöyleydi;

Uçakla ya da trenle seyahat çok pahalı olduğu için son derece konforsuz da olsa "10 saatten ölmeyiz" diye düşünüp otobüs tercih ettik ve bu sayede de inanılmaz bütçe tasarrufu ettik.
Kalacak yer için aslında şöyle bir alternatif var ve gitmeden önce benim aklımdaki yöntem de oydu;
pek çok hostelde "dorm sistemi" denilen odalar var ve bu odalarda sizin tercihinize göre erkek-kadın karışık ya da ayrı olmak üzere 6-7-8 kişi ile beraber kalabiliyorsunuz ve normal oda fiyatlarına göre çok daha ucuz oluyor. Ben bu şekilde daha önce İstanbul'da geceliği 35 TL'ye bir hostelde kalmıştım ve 6 kişilik odada 2 Türk, 1 Mısırlı, 2 Rus, 1 Ürdünlüydük :)
Estonya'da da geceliği 7 Euro'dan böyle bir hostelde kalmıştık ama orada zaten kalabalık bir grup olduğumuz için biz doldurmuştuk odayı.

Kiev için de kendimi bu tarz bir odada kalmaya hazırlarken Booking'den fiyatlara baktığımda 2 ya da tek kişilik oda fiyatlarının bile çok uygun olduğunu ve konaklama için ayırdığım bütçeyi aşmadığını fark ettim ve tahmin edersiniz ki hemen 2 yataklı, puanı yüksek, yorumları iyi bir hostelde yer ayırttık :)

Hostelden de, çalışanlarından da, konumundan da çok çok memnundum hatta hayatımda bu fiyata kaldığım en iyi odaydı diyebilirim :)

Tüm bunlar dışında seyahatle ilgili naçizane bir şeyler ekleyecek olursam eğer;

Bana göre bir insan seyahate çıktığında -yalnız ya da birisiyle- en önemli şey kesinlikle ne olursa olsun modunu yüksek tutmaya çalışmak. Otobüsten-metrodan yanlış yerde mi indiniz? Olsun, buraları da görmüş olduk diye düşünün. Aşırı mı yoruldunuz? Bu yorgunluğun üzerine akşam inanılmaz güzel bir uyku çekeceğim diye kendinizi rahatlatmaya çalışın.


Ben de normalde inanılmaz pozitif, dünyaya pembe gözlüklerin ardından bakan bir insan değilimdir. Hatta pek çok şeye tahammülüm yoktur bile diyebilirim ama yolda olmak, seyahat psikolojisi çok başka bir şey gerçekten. Hele bir de nazınızın geçtiği anne-babanızla birlikte değilseniz,  özellikle de yalnız ve kendi başınızın çaresine bakmanız gereken bir konumdaysanız kendi kendinizin kurtarıcısı olmanız, sürekli olumsuz durumlara alternatifler düşünmeniz gerekiyor.

Eğer daha önce böyle bir tecrübeniz olmadıysa korkmayın, ben de Milano'ya ilk kez yalnız başıma gideceğimde inanılmaz tedirgindim, en kötü durumları düşünüp ne yaparım diye çözüm üretmeye çalışıyordum. Ama yola çıktığımda tüm tedirginliklerimin, stresimin boşuna olduğunu gördüm. Aksine "yalnız" olmak kendinize aslında ne kadar büyük haksızlık ettiğinizin farkına varmanızı ve kapasitenizin aslında sandığınızdan çok daha fazla olduğunu görmenizi sağlıyor. Pek çok yeni insanla tanışıyor, birileriyle gideceğinizden çok daha fazla deneyimle geri dönüyorsunuz.

Bunların dışında "dil" meselesi var. Eğer büyük bir şehre gidiyorsanız bu konuda hiç endişelenmenize gerek yok, insanlar zaten muhakkak çat pat da olsa İngilizce anlıyor olacaklardır. Siz de her gördüğünüzle felsefi muhabbete girmeyeceğinize göre çok rahat adres sorar, ihtiyaçlarınızı karşılarsınız.:)

Ancak Kişinev gibi bir şehre gidiyorsanız insanlarla İngilizce anlaşamamaya hazırlıklı olmalısınız. Bu noktada da kendimden hareketle şunu önerebilirim, yerel dildeki temel ifadeleri (teşekkürler, iyi günler, özür dilerim, dilinizi bilmiyorum...) muhakkak öğrenin ya da yazın ve hep yanınızda olsun. Çünkü gençler olmasa da pek çok yaşlı insan İngilizce konuştuğunuzda sizi anlamadığı için sinirleniyor ve konuşma esnasında sizi tersleyebiliyor. (Mesela ben Moldova'da küçük bir dükkanda çantalara bakarken dükkan sahibi kadın yabancı olduğumu anlayınca ve benimle kendi dilinde konuşamayınca gitmemi ister gibi bir şeyler söylemiş ve beni yollamıştı :)) Bu durum biraz moral bozucu, kabul ediyorum. Çünkü siz zaten ülkenizden uzaktasınız ve ana dilinizi kullanamadığınız, farklı bir para birimine, ortama alışmaya çalıştığınız için zorlanıyorsunuz. Ama ne yazık ki her zaman karşımıza anlayışlı insanlar çıkmıyor ve böyle durumlarda günlük işlerimizi yürütebilmek için biraz onların suyuna gitmek gerek.

Başka önemli ve atlanmaması gereken nokta da şu ki;

Seyahatte giydiğiniz ayakkabı&kıyafet ve yanınıza aldığınız çanta.

Ben her zaman bilgisayarımı da yanımda taşıdığım için -tabi ki sürekli kullanmıyorum, hele bir yerler gezerken çıkarıp bakmaya bile vaktim olmuyor ama Kiev'deki 1 haftam boyunca hostelde her gün odamıza görevlilerin girdiğini bildiğim için risk almak istemedim. Yalnızca son 2 gün hava çok yağmurluydu ve mecburen hosteldeki dolabıma saklamıştım. Onun dışında seyahatte çok sık şarjım bitiyor ve bazen powerbank'in yetersiz kaldığı durumlar olabiliyor, bu noktada da laptop çok önemli bir kurtarıcı.- bilgisayarımı da kolaylıkla taşıyabileceğim bir sırt çantasına ihtiyacım vardı ve Türkiye'de bulamamıştım. Kiev'e gitmeden 1 gün önce Kişinev'de "Enter" isimli bir elektronik mağazasında 500 lei'ye (100 küsür tl.) istediğim gibi bir çanta buldum ve uzun vadeli düşününce vereceğim paraya değeceğine karar verdim.



Kıyafet ve ayakkabı meselesine gelecek olursak, bu da inanılmaz önemli bir mesele.
Öncelikle seyahate çıkmadan önce muhakkak hava durumuna bakın ve önleminizi alıp gidin derim.
Ben bu konuda çok zorluk çektim. İlk gittiğimiz gün hava inanılmaz derecede sıcaktı ve bende de yeri çok rahatsız olan dar bir pantolon vardı.
Öğlen saatlerine doğru pantolon beni o kadar rahatsız etti ki artık yürüyemez oldum ve 400 grivna'ya kendime rahat bir kıyafet almak zorunda kaldım. Mesela bu 400 grivna hiç hesapta olmayan ve beni zora sokan bir harcamaydı, eğer gitmeden önce bunu öngörüp ona göre kıyafet götürsem hiç harcamama gerek kalmayacaktı.

Ayakkabı içinse benim önerim ,yazın giyebilene, kesinlikle rahat bir sandalet olur. Ben yazın terlik ya da sandaletlerle yaşayan bir insanım ama yağmur yağma ihtimaline karşılık -mesela biz yaşadık- yanınızda muhakkak hafif, ince bir yağmurluk ve kapalı ayakkabı da olsun.
Ayrıca dipnot; 30.000 adımdan sonra sandaletler ayağınızı yara yapabiliyor, benim ayaklarım şu an yara bere dolu mesela:)) bu yüzden mutlaka yanınızda yara bandı taşıyın.

Son olarak bir de ilaç meselesine değinmek istiyorum; Ben bu konuyu çok önemsemeyip "nasılsa bir şey olmaz ya" dedim ve yanıma ağrı kesiciden başka bir şey almadım ama daha ilk günümüzde pantolon yüzünden bacaklarım, çok yürümekten de ayaklarım yara olmuştu ve Yudum'un yanına aldığı Bepanthen sayesinde geri kalan günlerimi rahat geçirdim. Siz de mutlaka en az bir tane bu tarz krem taşımaya çalışın.

Onun dışında biz dışardayken birdebire yağmur başlamıştı hava, 10 derceye düştü ve bir süre yağmur altında yürümek,soğukta durmak zorunda kalmıştık. Bu nedenle ufak tefek ilaçlar da muhakkak yanınızda olmalı.



Kiev seyahatim ve edindiğim tecrübeler doğrultusunda size aktaracaklarım şimdilik bu kadardı.

Burada olduğunuz için hepinize çok teşekkür ederim, Sizi Çok Seviyorum.💗

Nisanur El

Peki Masraflardan Ne Haber?

32 Euro (174 TL) Gidiş Dönüş Otobüs Bileti
845 Grivna (151,5 TL.) Hostel
30 Grivna (5.3 TL) Şehir İçi Ulaşım Masrafı
796 Grivna (141,5 TL) Diğer Masraflar

Otobüs Biletlerimizi Aldığımız Site : https://busfor.com/

Hostel için kullanabileceğiniz indirim linki : https://www.booking.com/s/27_8/nisanu52

Yazımı beğendiyseniz ve faydalı olduğunu düşünüyorsanız,  daha fazla insana ulaşabilmem için sol altta bulunan “paylaş” butonu ile sosyal medya hesaplarınızda paylaşabilir, “e postayla gönderme” butonu ile de yakınlarınıza  mail  ile yollayabilirsiniz. 😊


# DİĞER YAZILARIM #





Yorumlar

  1. Tebrik ederim ☺ umarım seyahatlerin ve tabi seyahat yazilarin devam eder 💞

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim :)) Seyahatlerimi elimden geldiğince devam ettirmeye, seyahat ettikçe de yazmaya çalışacağım :))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YURTTA KALACAKLAR İÇİN GEREKLİ EŞYALAR

Merhaba :) Sonunda şehir dışında okuyacak bir öğrencinin bilmesi gereken en önemli şeylerden olan "Yurt Valizinde Olması Gerekenler" yazısını yazabiliyorum.🙄 İnstagramdan  beni takip ediyorsanız belki biliyorsunuzdur, geçen hafta evde değildim, bu süreçte baya da uzun bir araba yolculuğu yaptım. Eve geldikten 2 gün sonra da İstanbul'a dönmem gerektiği için çok hızlı şekilde hazırlanmam gerekiyordu ve bu esnada mümkün olduğunca yanıma neler almam gerektiğini not etmeye çalıştım ki sizinle de buradan paylaşabileyim :) Eğer hâla üniversite valizinizi hazırlamadıysanız bu yazının yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Hadi başlayalım o zamann💃 ⏩   Şahsi önerilerimi atlayıp doğrudan alınması gerekenler listesini okumak için yazının en sonuna gidebilirsiniz !  (Ama bence tamamını okuyun, çok güzel öneriler verdim çünkü 😂)⏪   1) KIYAFETLER ! "Tabi ki de yanımıza kıyafetlerimizi almamız lazım, bunu söylemene gerek mi var Nisa?" diyorsunuzdur eminim şu an

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜNÜ NASIL KAZANDIM ?

Merhabaa 🙌 Beni instagramdan düzenli takip ediyor ve blogtaki yazılarımı okuyorsanız, geçen seneden beri üniversite sınavı&sınava hazırlık sürecim le ilgili bol bol paylaşım yaptığımı biliyorsunuzdur. Halihazırdaki paylaşımlarıma rağmen İnstagram'dan hala en çok gelen sorular  "Sınava Nasıl Çalıştın ? / Psikolojiyi Nasıl Kazandın ? " soruları. Bu nedenle, şu an da sınava hazırlananlar için bir kez daha sınava hazırlık sürecimle ilgili soruları yanıtlamak ve önemli gördüğüm noktaları ile " İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü "nü nasıl kazandığımı anlatmak istedim. Biliyorsunuz ki bu sene sınav sisteminde değişikliğe gidildi ve sizler ygs&lys formatından daha farklı bir sınav ile üniversiteye yerleşeceksiniz. Ben İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümüne ygs&lys sınavları ile yerleştiğim için bu yazıyı sınav sistemine pek girmeden, daha çok dersler üzerinde durarak yazmaya çalışacağım :) 🔼Bu yazımda diğerlerinden farklı olarak madde mad

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ MEZUNU NERELERDE ÇALIŞABİLİR ? / NE KADAR PARA KAZANABİLİR ?

Merhaba Herkesee 🙌🙌🙌 Aylardır yazmak istediğim ve sizin de en çok istediğiniz yazılardan birisi olan "Psikoloji mezunları nerelerde çalışabilir ? Ne kadar maaş alır ? " yazısını sonunda yazıyorum.💃 Bu konu çok merak edilen bir konu olmasının yanında maalesef net bilgiye kolay kolay ulaşılabilecek bir konu değil.Bunun sebebi de psikolojinin gerçekten çok geniş ve hemen hemen her alanla bağlantılı bir bilim dalı olması. Bence Psikoloji mezunu birinin nerelerde çalışabileceğinden önce "psikolojinin alt dallarını" şöyle bir hatırlayalım çünkü çalışma alanları doğrudan bununla ilgili. Psikolojinin Alt Dallarından Bazıları ; ➤Klinik Psikoloji ➤Gelişim Psikolojisi ➤Endüstri ve Örgüt Psikolojisi ➤Fizyolojik Psikoloji ➤Deneysel Psikoloji ➤Sosyal Psikoloji ➤Adli Psikoloji ➤Sağlık Psikolojisi ➤Trafik Psikolojisi ➤Spor Psikolojisi ... (Psikolojinin alt dallarıyla ilgili ayrıntılı bilgi için "PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ HAKKINDA" isimli yazıma bakabilir