Merhaba :))
Malum, tatile girdik, kendimizi geliştirecek, yeni şeyler öğrenecek ve yeni seneye çok daha donanımlı başlayacak bir sürü zamanımız var :))
Yani hayaller bu yönde değil mi? Ya da acaba bu yaz da mı saat 10'dan önce uyanılmayan, kahvaltıyla öğle yemeğinin muhakkak birleştiği, tamamen dizi-film-pijama geçen tatillerden mi olacak?
Olmasın bence. Sizce?
Sonuçta elimizde ALTIN değerinde birkaç ay var, bunu gerçekten ALTIN gibi geçirelim.
Peki ne yaparız da kaliteli geçiririz bu yazı? Hem de evde; kurslara, eğitimlere para ödemeye gerek kalmadan?
Çook yöntem var ve yaz boyu hepsini burada bool bool konuşacağız inşallah :)
Ama bugün en önemli ve sizin de en çok ilgi gösterdiklerinizden biri ile başlayalım isterseniz:
KENDİ KENDİMİZE NASIL DİL ÖĞRENİRİZ? / NE OLACAK BU İNGİLİZCE'NİN HALİ?
Ama yeter artık değil mi ya? Vallahi bize de yazık. Çok ciddiyim. Ülkece şu "İngilizce'den" çektiğimizi hiçbir şeyden çekmedik...
Senelerce iliğimizi kemiğimizi sömüdüler İngilizce diye. Yok efendim okulda İngilizce dersi, şu kursun A1 kuru, bu kursun konuşma dersleri, o kursun uykuda İngilizcesi...
Peki ben neden yazıyorum bu yazıyı? Bu işin ustası mıyım?
Tabi ki de hayır arkadaşlar :)))
Peki İngilizce konuşabiliyor muyum?
Evet.
Peki nereden biliyorum konuşabildiğimi ?
15 gün Estonya'da 10 gün İtalya'da şimdi de bir buçuk aydır Moldova'da bu sayede hayatta kaldım, arkadaş edinip yeni şeyler öğrendim :)))
Fakat gramerse asıl burada olma sebebiniz, ona da değinelim tabi yazıda ama en doğru kişi olduğumu düşünmüyorum, çünkü bu zamana kadar kendimi daha çok "pratikte" sınama fırsatım oldu ve sizinle de "daha çok pratikte kullanacağınız İngilizce ile ilgili deneyimlerimi paylaşabilirim.
Yazı boyunca söyleyeceğim her şeyi bizzat denediğimin ve faydasını gördüğümün size garantisini veriyorum arkadaşlar.
Ama bir kez daha söylüyorum, bu benim yolculuğum ve hala süren çok uzun bir yolculuk :) O yüzden ilk önce bilmemiz gereken şey, sabırlı ve istikrarlı olmamız gerektiği :)
Aslında yalnızca İngilizce'den bahsetmeyeceğim bu yazıda çünkü yaklaşık 1.5 aydır ben de hazır Moldova'dayken Rumence öğrenmeye ve tüm bu yöntemleri uygulamaya çalışıyorum hayatıma.
Biliyorum uzun girişleri çoğunuz pek sevmiyor ama vallahi size anlatmadan bu yazıya başlayamayacağım bir hikayem var ne olur onu da anlatayım da siz görün benim İngilizce'min yolun başında nasıl yerlerde olduğunu :)))
4. sınıfa başlayacağım yazdı. Yani 9-10 yaşlarındaydım ve o yaz yeni bir eve taşınmıştık, lojmana.
Taşındığımız lojmanda benim yaş grubumda olan komşularımızın çocuklarının gittiği bir İngilizce kursu vardı ve annem de bana hadi sen de bi git bakalım, faydası olursa seni de yazdırırız demişti. Ben de tamam demişim demek ki, gittim.
Şansıma ilk gittiğim ders seviye belirleme sınavına denk geldi ve hoca koydu önüme 100 soruluk sınavı, al çöz dedi.
Ben de tamam dedim. Dedim ama, hatırlıyorum ilk 15-20 dakika falan sadece ilk soruya bakmıştım:
"Aşağıdakilerden hangisi "Adın Ne?" demektir."di soru.
Şıklara baktım baktım yok, doğru cevabı göremiyorum.
O kadar uzun süre bakıp da göremeyince dedim ki gideyim bari hocaya sorayım. Aldım kağıdımı gittim dedim ki "hocam siz bunu sormuşsunuz da ben cevabı bilmeme rağmen burada göremiyorum.
Hoca dedi ki; "Kızım cevap şıklarda var, dikkatli oku." dedim hocam yok, Siz burada yanlış yazmışsınız, Cevabın "what is JOUR name?" olması gerekmiyor mu?
Sonra zaten hocanın ve oradaki birkaç öğrencinin gülmesinden sonraki utancımla sınava devam edememiştim :))
Bir süre sonra öğrendim ki "your" olacakmış :))
( Bu arada mera edenler için, o kursa asla devam etmedim sonrasında.)
Yani İngilizce ile ilgili hatırladığım ilk anım bu benim. Bu dille tanışma hikayem bir travma barındırıyor :)) Dahası da var aslında ama ben burada anlatmıyorum yazı daha da uzayıp sıkıcı olmasın diye :))
Sonra okula başladım ve 4. sınıfın ilk döneminde karnemde 4 olan tek dersim İngilizce'ydi benim.
Yani diyordum ki " yok, olmuyor!" demek ki bende yok o dil zekası denen şey :))
6.sınıfta "there is-there are"ın anlamını bilmediğim için hocamın tüm sınıfın önünde cetvelle elime vurması, beni utançtan yerin dibine sokması mı dersiniizz...
7. sınıfa kadar böyle devam etti hikaye. Ta ki 7. sınıfta yeni İngilizce öğretmenimiz Maide İşleker dersimize girmeye başlayana kadar.
Ne yaptı biliyor musunuz Maide Hoca? Ne yaptı da ben kendi kendime "Ben de Nisa'ysam bu İngilizce'yi hallederim" dedim;
Çalışkanları yazılıda yalnız, İngilizcesi kötü olanları da kiminle denk gelirse onunla oturttu.
Ve ilk sınavımızda ben yalnız değildim.
O an dedim ki "ben bu işi çözeceğim, bu kadının da gözüne gireceğim."
Sonra da çalışmaya başladım. Çalıştıkça, kendi kendime sesli olarak İngilizce okudukça fark ettim ki aslında ben bu dili seviyormuşum. Aslında zevkli bir şeymiş bu İngilizce ve ben İngilizce konuşurken değişen ses tonumdan, kendimi başka bir dilde ifade etmekten, senelerdir bildiğim nesneleri, duyguları bambaşka isimlerle çağırmaktan aslında zevk alıyormuşum.
Bunu fark ettiğim an zaten bence olay bitmişti. Eğer bir şeyi gerçekten severek yaparsanız o sizin için bir zorunluluk olmaktan çıkıp zevkli, eğlenceli bir şey haline geliyor.
Bana kalırsa biz Türkiye'de bu yüzden bu dil işini bir türlü halledemiyoruz, çünkü hep bizim için "ders, sınav, zorunluluk" oluyor ve tüm bunlar işin asıl zevkli kısmını görmemizi engelliyor.
O zaman hadi bu yaz yeni bir dili keşfetmek, yeni bir dilden zevk almak için bir yerden başlayalım.
Ama zorunluluk olmasın bu, gerçekten seviyor, seveceğinize inanıyorsanız çıkın bu yola. O yüzden bence "İngilizce öğrenmem lazım!" değil "İngilizce öğrenmek istiyorum" olsun ilk cümlemiz.
İngilizce öğrenmek istiyoruz peki ama ne için?
Evet, uzun bir yola çıkıyorsak bir motivasyonumuz olmalı değil mi? Ya bir yere varmayı amaçlamalıyız ya da seyahatten, süreçten keyif almak, yeni insanlarla tanışıp yepyeni yerler görmek istiyor olmalıyız.
Ya da belki yalnızca bulunduğumuz yerden sıkıldık ve biraz daha ilerilerde ne var, oralar bizim seveceğimiz yerler mi? güzel insanlar var mı? bunları merak ettiğimiz için yolculuk yapmak istiyoruz.
Sebep, niyet her ne olursa olsun, Yola çıkmak için yapmamız gereken ilk şeyin "amacımızı belirlemek" olduğunu gördük.
Amacımız ne?
- Yeni bir dil öğrenip kendimizi geliştirmek mi?
- Seyahatte işimizi kolaylaştıracak kadar İngilizce öğrenmek mi?
- İzlediğimiz dizi-filmi anlayarak izlemek, İngilizce kitap okuyabilmek mi?
- YDS/IELTS/TOEFL/Hazırlık geçme sınavları mı?
Yani yolu bilip, aşağı yukarı mesafeyi bilip yanımıza ona göre kıyafet almamız, kendimizi ona göre ayarlamamız lazım değil mi yolculuğa çıkmadan önce?
Amacımızı belirledik, artık nereye gitmek istediğimizi biliyoruz. Peki biz şu an neredeyiz? Çok mu uzağız hedefe? yoksa aslında yolumuz o kadar da uzun olmayacak mı?
Ne bildiğimizden, hangi noktada olduğumuzdan haberimiz olmalı. Bundan kastım elbette ki seviye belirleme sınavları yapıp pre-intermediate mi upper mı olduğumuzu öğrenmek değil, özellikle de önemli bir sınava hazırlanmıyorsak, ama eğer biz seyahatte yetecek kadar dil öğrenmek istiyorsak acaba havaalanı ile ilgili hangi kelimeleri, ifadeleri biliyoruz değil mi? Önce bunu bi öğrenmemiz, ona göre bir rota çizmemiz lazım kendimize.
Mükemmel. Artık yolumuzu da, yolun neresinde olduğumuzu da biliyoruz, hazırlığımızı yaptık! Şimdi işin en heyecan verici, zevkli kısmındayız.
Yola çıkıyoruz!
Öncelikle nasıl öğrenen bir insan olduğumuzu ve nelerden yararlanabileceğimizi belirlememiz gerekiyor.
Video mu? Ses kaydı mı? Kitap mı? Yazarak mı? Çizerek mi? Nasıl ve ne ile öğrenebiliyoruz, hangisinden daha çok verim alıyoruz?
Bunu tespit ettikten sonra aşağıdaki önerilerden yola çıkarak kendinize bir veya daha fazla sayıda kaynak belirleyebilir, onlarla ilerleyebilirsiniz yolunuzda.
Ben burada kendi kullandığım, memnun kaldığım kaynak önerilerinde bulunacağım. Eğer sizin de verim aldığınız, başkalarına da önerebileeğiniz kaynaklar varsa dil öğrenimi ile alakalı, ne olur aşağıda bizimle de paylaşın da daha fazla seçeneğimiz olsun :))
İşimiz Grammerleyse :
Ben geçen sene sınavlara hazırlık ve grammerimi geliştirmek için detaylı bir kaynak arayışına girmiştim. Uzun süre araştırdıktan, çok fazla kaynak inceledikten sonra kendi İngilizce seviyemi de göz önünde bulundurarak en uygunun bu olduğuna karar verdim. Epey ayrıntılı bir kitap ve biraz daha temelden almak isteyenler için tamamı İngilizce olmayan bir versiyonu daha var. Henüz ben de tam anlamıyla başlamamış olsam da çok severek yararlanabileceğime inandığım bir kaynak oldu.
Pratikte daha da iyi olmak için;
Hem sahip olduğumuz grammer bilgisini kullanabilmeli hem de öğrendiğimiz dili ana dili olarak kullanan birinden mümkün olduğunca sık duymalıyız.
Bu noktada size çok fazla şey önerebilirim;
Bunlardan ilki günümüzde çok popüler ve işlevsel olan yöntemlerden bir tanesi "YouTube" videoları.
PSİKOLOJİYE İLGİSİ OLANLARIN İZLEMESİ GEREKEN FİLMLER !
MOTİVASYON FİLMİ ÖNERİLERİ #1
Şarkı Dinleyip Dinlediğiniz Şarkının Sözlerine Bakın!
Bu pek çoğunuz için yeni bir şey değil bence, hatta belki de senelerdir dinliyorsunuz yabancı şarkıları. Ama acaba anlamaya çalışarak mı?
Ben 10-11 yaşlarımdayken başlamıştım İngilizce şarkı dinlemeye. Yani bir insanın müzik zevkinin temellerinin oluşmaya başladığı zamanlar. Ve bu sayede İngilizce diline ilgim, sevgim arttı en başta. Dinlediğim şarkıların sözlerini anlamaya, okumaya çalışıyordum ve aslında uzun vadede özellikle de telaffuzumun gelişmesinde en çok faydası olan yöntemlerden birisiydi bu.
Eğer ilk kez başlıyorsanız İngilizce öğrenmeye, çocuk şarkıları dinleyin! hiç fark etmez. Yeter ki o dili ana dili olarak kullanan birinden duyma, tekrarlama şansınız olsun.
ÇALIŞIRKEN DİNLENEBİLECEK MÜZİKLER #1
Dil Öğrenmedeki En Önemli Adımlardan Birisi de Ne?
Kelime Öğrenmek!
Bir dilin gramer kurallarına ne kadar hakim olursanız olun, sohbet esnasında işler öyle ilerlemiyor hatta konuşurken çoğu kez ortada gramer falan da kalmıyor.
Ben bunu ilk kez yurt dışına çıkıp senelerdir bir kutunun içinde sakladığım İngilizce'mi test etme, kullanma şansı bulduğumda fark etmiştim.
O zamana kadar zannediyordum ki birisi ile İngilizce konuşurken grammerimi kontrol etmek için, uygun kelimeyi seçmek için bol bol zamanım olacak. Ancak elbette ki öyle değildi. Türkçe'de nasılsa İngilizce'de de öyle ilerliyor sohbetler, yani o an uygun kelimeyi arayıp bulup ona uygun eki ekleyip de konuşmuyorsunuz, sadece aklınıza ne geliyorsa söylüyorsunuz ve aynı zamanda sohbeti de kesintiye uğratmamaya çalışıyorsunuz.
Bu nedenle de mümkün olduğunca çok kelime öğrenmeliyiz.
Bunun için benim uyguladığım bazı yöntemler şunlar;
Nesnelerin üzerine öğrendiğim dildeki karşılıklarını yapıştırıyorum.
Bunu zamanında İngilizce için yapmıştım, şimdi de aynısını Rumence için yapmaya çalışıyorum. Bu yöntem en sevdiklerimden biri çünkü çaba sarf etmeden dil öğrenmenize yardım ediyor. Bir iki defadan sonra nesnelerin üzerindeki o kelimeleri farkında olmadan öğreniyor ve yine sohbet esnasında farkında olmadan kullanmaya başlıyorsunuz.
İngilizce Haber, Blog, Kitap, Dergi Okumak!
Bu alışkanlığı edinebiliseniz bence zaten olay bitmiştir.
Ben ne yazık ki Türkçe'de de üniversite sınavına hazırlandığım sene verdiğim aradan sonra okuma alışkanlığımı fazlasıyla yitirmiş bir insanım ve şu günlerde tekrardan edinmeye çalışıyorum.
Kendi dilimizde bile düzenli olarak yapmadığımız bir şeyi başka dilde uygulamak elbette kolay değil ama emin olun en yararlı yöntemlerden birisi de bu.
Mesela kendinize her gün BBC'den 2 haber okuma sözü verin daha sonra da bu haberlerde bilmediğiniz kelimeleri çıkartıp boş zamanlarınızda öğrenmeye çalışın.
Emin olun konuşmanızı nasıl daha akıcı hale getirdiğine siz de inanamayacaksınız.
Duolingo / Busuu !
İçinizde muhakkak bu uygulamalardan haberdar olanlarınız vardır.
Bu ve benzeri uygulamalarla boş zamanlarınızda da pratik yaparak bol bol yeni kelime, gramer kuralı öğrenebilirsiniz.
En azından bir şans verip muhakkak denemenizi öneririm.
Yurt Dışı Fırsatlarını Değerlendirmek/ Yabancılarla Konuşmaya Çekinmemek!
Eğer imkanınız olur da yurt dışına çıkabilirseniz muhakkak gittiğiniz yerdeki insanlarla iletişim kurmaya çalışın, fırsatları değerlendirin.
Ben yalnızca gezmek amacıyla ilk kez Kiev'e gittiğimde gördüm ki seyahat amacıyla gidilen ülkelerde insanlarla konuşmak için pek fırsat olmuyor. Biraz daha fazla yer görebilmek için acele ederek geçiyor zaman. Ancak buna izin vermeyip mümkün olduğunca fazla insanla iletişim kurduğunuzda hem dilinizi geliştirmenize hem de yeni şeyler öğrenmenize çok katkı sağladığını göreceksiniz.
#ESTONYA ANILARIM | NASIL GITTIM? / NELER YAPTIM ? / MASRAFLARIMI KIM KARŞILADI?
# İTALYA ANILARIM | NASIL PARA VERMEDEN YURT DIŞINA GIDIYORUM ?
Yabancı dil öğrenimi ile alakalı kendi tecrübelerimden yola çıkarak söyleyebileceklerim şimdilik nu kadar.
Okuduğunuz için hepinize çok teşekkür ederim, yorum yazmayı ve gelecek haftaki yazının ne ile ilgili olmasını istediğinizi bana söylemeyi unutmayın :))
Hepinizi Çok Seviyorumm ❤️
-DİĞER YAZILARIM-
Malum, tatile girdik, kendimizi geliştirecek, yeni şeyler öğrenecek ve yeni seneye çok daha donanımlı başlayacak bir sürü zamanımız var :))
Yani hayaller bu yönde değil mi? Ya da acaba bu yaz da mı saat 10'dan önce uyanılmayan, kahvaltıyla öğle yemeğinin muhakkak birleştiği, tamamen dizi-film-pijama geçen tatillerden mi olacak?
Olmasın bence. Sizce?
Sonuçta elimizde ALTIN değerinde birkaç ay var, bunu gerçekten ALTIN gibi geçirelim.
Peki ne yaparız da kaliteli geçiririz bu yazı? Hem de evde; kurslara, eğitimlere para ödemeye gerek kalmadan?
Çook yöntem var ve yaz boyu hepsini burada bool bool konuşacağız inşallah :)
Ama bugün en önemli ve sizin de en çok ilgi gösterdiklerinizden biri ile başlayalım isterseniz:
KENDİ KENDİMİZE NASIL DİL ÖĞRENİRİZ? / NE OLACAK BU İNGİLİZCE'NİN HALİ?
Ama yeter artık değil mi ya? Vallahi bize de yazık. Çok ciddiyim. Ülkece şu "İngilizce'den" çektiğimizi hiçbir şeyden çekmedik...
Senelerce iliğimizi kemiğimizi sömüdüler İngilizce diye. Yok efendim okulda İngilizce dersi, şu kursun A1 kuru, bu kursun konuşma dersleri, o kursun uykuda İngilizcesi...
Peki ben neden yazıyorum bu yazıyı? Bu işin ustası mıyım?
Tabi ki de hayır arkadaşlar :)))
Peki İngilizce konuşabiliyor muyum?
Evet.
Peki nereden biliyorum konuşabildiğimi ?
15 gün Estonya'da 10 gün İtalya'da şimdi de bir buçuk aydır Moldova'da bu sayede hayatta kaldım, arkadaş edinip yeni şeyler öğrendim :)))
Fakat gramerse asıl burada olma sebebiniz, ona da değinelim tabi yazıda ama en doğru kişi olduğumu düşünmüyorum, çünkü bu zamana kadar kendimi daha çok "pratikte" sınama fırsatım oldu ve sizinle de "daha çok pratikte kullanacağınız İngilizce ile ilgili deneyimlerimi paylaşabilirim.
Yazı boyunca söyleyeceğim her şeyi bizzat denediğimin ve faydasını gördüğümün size garantisini veriyorum arkadaşlar.
Ama bir kez daha söylüyorum, bu benim yolculuğum ve hala süren çok uzun bir yolculuk :) O yüzden ilk önce bilmemiz gereken şey, sabırlı ve istikrarlı olmamız gerektiği :)
Aslında yalnızca İngilizce'den bahsetmeyeceğim bu yazıda çünkü yaklaşık 1.5 aydır ben de hazır Moldova'dayken Rumence öğrenmeye ve tüm bu yöntemleri uygulamaya çalışıyorum hayatıma.
Biliyorum uzun girişleri çoğunuz pek sevmiyor ama vallahi size anlatmadan bu yazıya başlayamayacağım bir hikayem var ne olur onu da anlatayım da siz görün benim İngilizce'min yolun başında nasıl yerlerde olduğunu :)))
4. sınıfa başlayacağım yazdı. Yani 9-10 yaşlarındaydım ve o yaz yeni bir eve taşınmıştık, lojmana.
Taşındığımız lojmanda benim yaş grubumda olan komşularımızın çocuklarının gittiği bir İngilizce kursu vardı ve annem de bana hadi sen de bi git bakalım, faydası olursa seni de yazdırırız demişti. Ben de tamam demişim demek ki, gittim.
Şansıma ilk gittiğim ders seviye belirleme sınavına denk geldi ve hoca koydu önüme 100 soruluk sınavı, al çöz dedi.
Ben de tamam dedim. Dedim ama, hatırlıyorum ilk 15-20 dakika falan sadece ilk soruya bakmıştım:
"Aşağıdakilerden hangisi "Adın Ne?" demektir."di soru.
Şıklara baktım baktım yok, doğru cevabı göremiyorum.
O kadar uzun süre bakıp da göremeyince dedim ki gideyim bari hocaya sorayım. Aldım kağıdımı gittim dedim ki "hocam siz bunu sormuşsunuz da ben cevabı bilmeme rağmen burada göremiyorum.
Hoca dedi ki; "Kızım cevap şıklarda var, dikkatli oku." dedim hocam yok, Siz burada yanlış yazmışsınız, Cevabın "what is JOUR name?" olması gerekmiyor mu?
Sonra zaten hocanın ve oradaki birkaç öğrencinin gülmesinden sonraki utancımla sınava devam edememiştim :))
Bir süre sonra öğrendim ki "your" olacakmış :))
( Bu arada mera edenler için, o kursa asla devam etmedim sonrasında.)
Yani İngilizce ile ilgili hatırladığım ilk anım bu benim. Bu dille tanışma hikayem bir travma barındırıyor :)) Dahası da var aslında ama ben burada anlatmıyorum yazı daha da uzayıp sıkıcı olmasın diye :))
Sonra okula başladım ve 4. sınıfın ilk döneminde karnemde 4 olan tek dersim İngilizce'ydi benim.
Yani diyordum ki " yok, olmuyor!" demek ki bende yok o dil zekası denen şey :))
6.sınıfta "there is-there are"ın anlamını bilmediğim için hocamın tüm sınıfın önünde cetvelle elime vurması, beni utançtan yerin dibine sokması mı dersiniizz...
7. sınıfa kadar böyle devam etti hikaye. Ta ki 7. sınıfta yeni İngilizce öğretmenimiz Maide İşleker dersimize girmeye başlayana kadar.
Ne yaptı biliyor musunuz Maide Hoca? Ne yaptı da ben kendi kendime "Ben de Nisa'ysam bu İngilizce'yi hallederim" dedim;
Çalışkanları yazılıda yalnız, İngilizcesi kötü olanları da kiminle denk gelirse onunla oturttu.
Ve ilk sınavımızda ben yalnız değildim.
O an dedim ki "ben bu işi çözeceğim, bu kadının da gözüne gireceğim."
Sonra da çalışmaya başladım. Çalıştıkça, kendi kendime sesli olarak İngilizce okudukça fark ettim ki aslında ben bu dili seviyormuşum. Aslında zevkli bir şeymiş bu İngilizce ve ben İngilizce konuşurken değişen ses tonumdan, kendimi başka bir dilde ifade etmekten, senelerdir bildiğim nesneleri, duyguları bambaşka isimlerle çağırmaktan aslında zevk alıyormuşum.
Bunu fark ettiğim an zaten bence olay bitmişti. Eğer bir şeyi gerçekten severek yaparsanız o sizin için bir zorunluluk olmaktan çıkıp zevkli, eğlenceli bir şey haline geliyor.
Bana kalırsa biz Türkiye'de bu yüzden bu dil işini bir türlü halledemiyoruz, çünkü hep bizim için "ders, sınav, zorunluluk" oluyor ve tüm bunlar işin asıl zevkli kısmını görmemizi engelliyor.
O zaman hadi bu yaz yeni bir dili keşfetmek, yeni bir dilden zevk almak için bir yerden başlayalım.
Ama zorunluluk olmasın bu, gerçekten seviyor, seveceğinize inanıyorsanız çıkın bu yola. O yüzden bence "İngilizce öğrenmem lazım!" değil "İngilizce öğrenmek istiyorum" olsun ilk cümlemiz.
İngilizce öğrenmek istiyoruz peki ama ne için?
Evet, uzun bir yola çıkıyorsak bir motivasyonumuz olmalı değil mi? Ya bir yere varmayı amaçlamalıyız ya da seyahatten, süreçten keyif almak, yeni insanlarla tanışıp yepyeni yerler görmek istiyor olmalıyız.
Ya da belki yalnızca bulunduğumuz yerden sıkıldık ve biraz daha ilerilerde ne var, oralar bizim seveceğimiz yerler mi? güzel insanlar var mı? bunları merak ettiğimiz için yolculuk yapmak istiyoruz.
Sebep, niyet her ne olursa olsun, Yola çıkmak için yapmamız gereken ilk şeyin "amacımızı belirlemek" olduğunu gördük.
Amacımız ne?
- Yeni bir dil öğrenip kendimizi geliştirmek mi?
- Seyahatte işimizi kolaylaştıracak kadar İngilizce öğrenmek mi?
- İzlediğimiz dizi-filmi anlayarak izlemek, İngilizce kitap okuyabilmek mi?
- YDS/IELTS/TOEFL/Hazırlık geçme sınavları mı?
Yani yolu bilip, aşağı yukarı mesafeyi bilip yanımıza ona göre kıyafet almamız, kendimizi ona göre ayarlamamız lazım değil mi yolculuğa çıkmadan önce?
Amacımızı belirledik, artık nereye gitmek istediğimizi biliyoruz. Peki biz şu an neredeyiz? Çok mu uzağız hedefe? yoksa aslında yolumuz o kadar da uzun olmayacak mı?
Ne bildiğimizden, hangi noktada olduğumuzdan haberimiz olmalı. Bundan kastım elbette ki seviye belirleme sınavları yapıp pre-intermediate mi upper mı olduğumuzu öğrenmek değil, özellikle de önemli bir sınava hazırlanmıyorsak, ama eğer biz seyahatte yetecek kadar dil öğrenmek istiyorsak acaba havaalanı ile ilgili hangi kelimeleri, ifadeleri biliyoruz değil mi? Önce bunu bi öğrenmemiz, ona göre bir rota çizmemiz lazım kendimize.
Mükemmel. Artık yolumuzu da, yolun neresinde olduğumuzu da biliyoruz, hazırlığımızı yaptık! Şimdi işin en heyecan verici, zevkli kısmındayız.
Yola çıkıyoruz!
Öncelikle nasıl öğrenen bir insan olduğumuzu ve nelerden yararlanabileceğimizi belirlememiz gerekiyor.
Video mu? Ses kaydı mı? Kitap mı? Yazarak mı? Çizerek mi? Nasıl ve ne ile öğrenebiliyoruz, hangisinden daha çok verim alıyoruz?
Bunu tespit ettikten sonra aşağıdaki önerilerden yola çıkarak kendinize bir veya daha fazla sayıda kaynak belirleyebilir, onlarla ilerleyebilirsiniz yolunuzda.
Ben burada kendi kullandığım, memnun kaldığım kaynak önerilerinde bulunacağım. Eğer sizin de verim aldığınız, başkalarına da önerebileeğiniz kaynaklar varsa dil öğrenimi ile alakalı, ne olur aşağıda bizimle de paylaşın da daha fazla seçeneğimiz olsun :))
İşimiz Grammerleyse :
Ben geçen sene sınavlara hazırlık ve grammerimi geliştirmek için detaylı bir kaynak arayışına girmiştim. Uzun süre araştırdıktan, çok fazla kaynak inceledikten sonra kendi İngilizce seviyemi de göz önünde bulundurarak en uygunun bu olduğuna karar verdim. Epey ayrıntılı bir kitap ve biraz daha temelden almak isteyenler için tamamı İngilizce olmayan bir versiyonu daha var. Henüz ben de tam anlamıyla başlamamış olsam da çok severek yararlanabileceğime inandığım bir kaynak oldu.
Pratikte daha da iyi olmak için;
Hem sahip olduğumuz grammer bilgisini kullanabilmeli hem de öğrendiğimiz dili ana dili olarak kullanan birinden mümkün olduğunca sık duymalıyız.
Bu noktada size çok fazla şey önerebilirim;
Bunlardan ilki günümüzde çok popüler ve işlevsel olan yöntemlerden bir tanesi "YouTube" videoları.
Bu tarz videolarla hem İngilizce dinlemiş, hem de grammer bilginizi desteklemiş olursunuz. Bunlar yalnızca örnek. YouTube'da ve internette bu tarz düzenli içerik paylaşan binlerce kanal ve internet sitesi var, yeter ki arama sürecinde biraz sabırlı olup sizin için en uygun olan, en çok verim alabileceğiniz kaynakları bulmaya çalışın.
Hep ders hep ders mi olacak? Tabiki de hayır!
Unutmayın, en başta konuştuğumuz gibi, amacımız önce bu işi severek yapmak ve mümkün olduğunca zevk almak. Hem eğleneceğimiz hem de aynı anda İngilizce'mizi geliştireceğimiz bir sürü yol var.
Mesela;
Yabancı Youtuberları Takip Edin!
YouTube birkaç sene önce geldi ve hayatımızın merkezine oturdu öyle değil mi?
Ben de dahil pek çoğumuz artık sıkıldıkça YouTube'dayız çünkü artık ünlüsünden ilkokuldaki öğrencisine kadar hemen hemen herkes bir YouTube kanalı sahibi ve farklı farklı videolar çekiyor.
Neden zaten düzenli olarak zaman harcadığımız bu platformu İngilizce öğrenmemizi hızlandırmak için kullanmayalım ki?
YouTuber mı takip ediyorsun. yine et ama günde 10 video izliyorsan bunun 4'ü Türkçe, 6'sı İngilizce olsun.
Örneğin motivasyon videosu izlemek istiyorsan, bu kez de İngilizcesini aç. Arama motoruna ilgilendiğin konu ile alakalı bir iki İngilizce kelime yaz ve çıkan İngilizce içerikleri keşfet, bu sayede hem zevkli zaman geçirmiş hem de İngilizceni geliştirmiş olacaksın.
Hemen benim düzenli takip ettiklerimden birkaç örnek kanal bırakacağım buraya;
Peki ya YouTube videoları izlemek istemiyorsak ya da daha fazlasını istiyorsak?
O zaman sıra geldi hepimizin çok iyi bildiği çoğumuzun ayıla bayıla yaptığı ve bence de bu listedeki en eğlenceli öneriye;
Yabancı dizi-film izlemek.
Bu listedeki en eğlenceli ve belki de en işe yarar öneri bu olabilir. Ancak birkaç püf noktası var bu işin de;
Diziyi ya da filmi izlerken dili tanımak, gündelik kullanımına hakim olmak gibi bir amacınız olduğunu aklınızda tutmaya ve her zaman konsantre olmaya çalışın. Yani elbette ki senaryoyu da takip edin, ders yapmıyoruz sonuçta ama muhakkak kullanılan dilin, telaffuzların, ünlemlerin de farkında olun izlerken.
Hatta yapabiliyorsanız Türkçe alt yazı olmadan ya da hem İngilizce hem de İngilizce alt yazı ile izleyin. Bu en garanti yöntem olacaktır dile aşina olabilmek için.
PSİKOLOJİYE İLGİSİ OLANLARIN İZLEMESİ GEREKEN FİLMLER !
MOTİVASYON FİLMİ ÖNERİLERİ #1
Şarkı Dinleyip Dinlediğiniz Şarkının Sözlerine Bakın!
Bu pek çoğunuz için yeni bir şey değil bence, hatta belki de senelerdir dinliyorsunuz yabancı şarkıları. Ama acaba anlamaya çalışarak mı?
Ben 10-11 yaşlarımdayken başlamıştım İngilizce şarkı dinlemeye. Yani bir insanın müzik zevkinin temellerinin oluşmaya başladığı zamanlar. Ve bu sayede İngilizce diline ilgim, sevgim arttı en başta. Dinlediğim şarkıların sözlerini anlamaya, okumaya çalışıyordum ve aslında uzun vadede özellikle de telaffuzumun gelişmesinde en çok faydası olan yöntemlerden birisiydi bu.
Eğer ilk kez başlıyorsanız İngilizce öğrenmeye, çocuk şarkıları dinleyin! hiç fark etmez. Yeter ki o dili ana dili olarak kullanan birinden duyma, tekrarlama şansınız olsun.
ÇALIŞIRKEN DİNLENEBİLECEK MÜZİKLER #1
Dil Öğrenmedeki En Önemli Adımlardan Birisi de Ne?
Kelime Öğrenmek!
Bir dilin gramer kurallarına ne kadar hakim olursanız olun, sohbet esnasında işler öyle ilerlemiyor hatta konuşurken çoğu kez ortada gramer falan da kalmıyor.
Ben bunu ilk kez yurt dışına çıkıp senelerdir bir kutunun içinde sakladığım İngilizce'mi test etme, kullanma şansı bulduğumda fark etmiştim.
O zamana kadar zannediyordum ki birisi ile İngilizce konuşurken grammerimi kontrol etmek için, uygun kelimeyi seçmek için bol bol zamanım olacak. Ancak elbette ki öyle değildi. Türkçe'de nasılsa İngilizce'de de öyle ilerliyor sohbetler, yani o an uygun kelimeyi arayıp bulup ona uygun eki ekleyip de konuşmuyorsunuz, sadece aklınıza ne geliyorsa söylüyorsunuz ve aynı zamanda sohbeti de kesintiye uğratmamaya çalışıyorsunuz.
Bu nedenle de mümkün olduğunca çok kelime öğrenmeliyiz.
Bunun için benim uyguladığım bazı yöntemler şunlar;
Nesnelerin üzerine öğrendiğim dildeki karşılıklarını yapıştırıyorum.
Bunu zamanında İngilizce için yapmıştım, şimdi de aynısını Rumence için yapmaya çalışıyorum. Bu yöntem en sevdiklerimden biri çünkü çaba sarf etmeden dil öğrenmenize yardım ediyor. Bir iki defadan sonra nesnelerin üzerindeki o kelimeleri farkında olmadan öğreniyor ve yine sohbet esnasında farkında olmadan kullanmaya başlıyorsunuz.
İngilizce Haber, Blog, Kitap, Dergi Okumak!
Bu alışkanlığı edinebiliseniz bence zaten olay bitmiştir.
Ben ne yazık ki Türkçe'de de üniversite sınavına hazırlandığım sene verdiğim aradan sonra okuma alışkanlığımı fazlasıyla yitirmiş bir insanım ve şu günlerde tekrardan edinmeye çalışıyorum.
Kendi dilimizde bile düzenli olarak yapmadığımız bir şeyi başka dilde uygulamak elbette kolay değil ama emin olun en yararlı yöntemlerden birisi de bu.
Mesela kendinize her gün BBC'den 2 haber okuma sözü verin daha sonra da bu haberlerde bilmediğiniz kelimeleri çıkartıp boş zamanlarınızda öğrenmeye çalışın.
Emin olun konuşmanızı nasıl daha akıcı hale getirdiğine siz de inanamayacaksınız.
Duolingo / Busuu !
İçinizde muhakkak bu uygulamalardan haberdar olanlarınız vardır.
Bu ve benzeri uygulamalarla boş zamanlarınızda da pratik yaparak bol bol yeni kelime, gramer kuralı öğrenebilirsiniz.
En azından bir şans verip muhakkak denemenizi öneririm.
Yurt Dışı Fırsatlarını Değerlendirmek/ Yabancılarla Konuşmaya Çekinmemek!
Eğer imkanınız olur da yurt dışına çıkabilirseniz muhakkak gittiğiniz yerdeki insanlarla iletişim kurmaya çalışın, fırsatları değerlendirin.
Ben yalnızca gezmek amacıyla ilk kez Kiev'e gittiğimde gördüm ki seyahat amacıyla gidilen ülkelerde insanlarla konuşmak için pek fırsat olmuyor. Biraz daha fazla yer görebilmek için acele ederek geçiyor zaman. Ancak buna izin vermeyip mümkün olduğunca fazla insanla iletişim kurduğunuzda hem dilinizi geliştirmenize hem de yeni şeyler öğrenmenize çok katkı sağladığını göreceksiniz.
#ESTONYA ANILARIM | NASIL GITTIM? / NELER YAPTIM ? / MASRAFLARIMI KIM KARŞILADI?
# İTALYA ANILARIM | NASIL PARA VERMEDEN YURT DIŞINA GIDIYORUM ?
Yabancı dil öğrenimi ile alakalı kendi tecrübelerimden yola çıkarak söyleyebileceklerim şimdilik nu kadar.
Okuduğunuz için hepinize çok teşekkür ederim, yorum yazmayı ve gelecek haftaki yazının ne ile ilgili olmasını istediğinizi bana söylemeyi unutmayın :))
Hepinizi Çok Seviyorumm ❤️
Siz de Rehberlik Görüşmeleri için randevu oluşturmak/bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz:
RANDEVU OLUŞTUR
- Bana Ulaşmak İçin-
-DİĞER YAZILARIM-
- MOLDOVA'YA GİDİYORUM | AVRUPA GÖNÜLLÜ HİZMETİ
- AGH GÜNLÜKLERİ #1 | HAVAALANI, KIŞINEV, İLK İZLENIMLERIM, MILLENIUM...
- AGH GÜNLÜKLERİ #2 | KIEV & SEYAHAT ÖNERILERIM
- PSİKOLOJİ'DEKİ 2.SENEM NASILDI? | BU SENE NELER YAPTIM?- NELER ÖĞRENDİM?
- KYK'DA KALACAK OLANLARIN BİLMESİ GEREKEN ŞEYLER !
- PSİKOLOJİ BÖLÜMÜNÜ NASIL KAZANDIM ?
- 2017 | ÜNİVERSİTELİLERE BURS VEREN KURUMLAR #1
- PSIKOLOJI ÖĞRENCILERINE KAYNAK ÖNERILERI (İÜ PSIKOLOJI / 2.SINIFTA KULLANDIĞIMIZ KITAPLAR)
Okuduktan sonra "Ben hallederim yaa" dedim resmen.
YanıtlaSilTüm tavsiyeler için teşekkürler ��
Çook mutlu etti beni yorumunn :)) çok teşekkür ederimm :)))
Sil